Mary wore a flowery skirt.
- Mary çiçekli bir etek giydi.
Mary wore a flowered dress.
- Meryem çiçekli bir elbise giydi.
Geppetto did not have a penny in his pocket, so he made his son a little suit of flowered paper, a pair of shoes from the bark of a tree, and a tiny cap from a bit of dough.
- Geppetto'nun cebinde bir kuruşu yoktu, bu yüzden oğluna çiçekli bir kağıttan küçük bir takım, bir ağacın kabuğundan bir çift ayakkabı ve biraz hamurdan küçük bir kep yaptı.
I wear a floral dress.
- Çiçekli bir elbise giyiyorum.
My father is watering the flowers.
- Babam çiçekleri suluyor.
Flowers soon fade when they have been cut.
- Çiçekler koparıldığında kısa sürede soldu.
They said he had a weak form of smallpox.
- Onun çiçek hastalığının zayıf evresini geçirdiğini söylediler.
I am immune to smallpox.
- Çiçek hastalığına bağışıklığım var.
Her talent blossomed early.
- Onun yeteneği erken çiçek açtı.
How beautiful the roses blossomed this summer.
- Güller bu yaz ne de güzel çiçek açtı.
I wear a floral dress.
- Çiçekli bir elbise giyiyorum.
I love this floral arrangement.
- Bu çiçek aranjmanını seviyorum.
The cherry trees are in full blossom.
- Kiraz ağaçları tamamen çiçeklenmişler.
This park is famous for its cherry blossoms.
- Bu park kiraz çiçekleri ile ünlüdür.
The roses are in bloom.
- Güller çiçek açmışlar.
The roses are blooming early this year.
- Güller bu yıl erken çiçek açıyor.