Определение çevre в Турецкий язык Английский Язык словарь
- environmental
Tom works for the Environmental Protection Agency.
- Tom Çevre Koruma Ajansı için çalışıyor.
I know a lot about environmental problems.
- Çevre sorunları hakkında çok şey biliyorum.
- {i} environment
The destruction of the environment is appalling.
- Çevrenin tahribi dehşet vericidir.
He made an admirable speech about protecting the environment.
- O, çevreyi koruma hakkında taktire şayan bir konuşma yaptı.
- circle
We grew up within our family circle.
- Ailemizin çevresinde yetiştik.
The new jet circles the globe in twenty-four hours.
- Yeni jet, dünyanın çevresini yirmi dört saatte dolaşıyor.
- contour
- ambient
- circumference
How do you derive the length of the circumference? I've forgotten.
- Çevrenin uzunluğunu nasıl çıkarırsınız? Ben unuttum.
- perimeter
- locality
- surroundings
Sunspots appear darker than their surroundings because they are a few thousand degrees cooler.
- Güneş lekeleri birkaç bin derece daha serin olduğu için çevrelerinden daha koyu görünür.
I found it pretty hard to adjust to my new surroundings.
- Yeni çevreme uyum sağlamayı oldukça zor buldum.
- (Bilgisayar) outboard
- circuit
- connexion
- precincts
- surrounding
The surrounding hills protected the town.
- Çevreleyen tepeler kasabayı korudu.
Most castles have a moat surrounding them.
- Çoğu kalelerin onları çevreleyen bir hendeği vardır.
- peripheral
- precinct
- neighbourhood
Mrs Ogawa is familiar with this neighbourhood.
- Bayan Ogawa bu çevreyi iyi biliyor.
Do you know this neighbourhood?
- Bu çevreyi biliyor musun?
- periphery
- connection
- (Tıp) setting
- nearing
- neigbourhood
- frame
- outskirts
- vicinage
- environmental considerations
- circles
Money counts for much in political circles.
- Politik çevrelerde para çok önemlidir.
The new jet circles the globe in twenty-four hours.
- Yeni jet, dünyanın çevresini yirmi dört saatte dolaşıyor.
- (Dilbilim) context
- (Ticaret) commons
- region
Despite the efforts of environmentalists, the deforestation of the region continues.
- Çevrecilerin çabalarına rağmen bölgenin ormansızlaşması devam ediyor.
Industrialization of the region must be carried out very carefully to avoid environmental destruction.
- Bölgenin sanayileşmesi çevresel tahribatı önlemek için çok dikkatli yapılmalıdır.
- environs
- society
- medium
- (Askeri) proximity
- (daire) radius
- sphere
- premises
- ecological
- adjacencies
- climate
ENERGY STAR is a U.S. Environmental Protection Agency (EPA) voluntary program that helps businesses and individuals save money and protect our climate through superior energy efficiency.
- ENERGY STAR, işletmelerin ve bireylerin tasarruf yapmasına ve üstün enerji verimliliği ile iklimimizi korumasına yardımcı olan bir ABD Çevre Koruma Ajansı gönüllü programıdır.
- milieu
- (a person's) circle of friends and acquaintances
- ambit
- purlieus
- girth
- entourage
- vicinity
We've chosen a hotel in the vicinity of the museum.
- Müzenin çevresinde bir otel seçtik.
There's a post office in the vicinity.
- Bu çevrede bir postane var.
- neighborhood
I am familiar with this neighborhood.
- Ben bu çevreyi bilirim.
On New Year's Day, many people visit neighborhood shrines.
- Yeni Yıl Günü, birçok kişi, çevre türbelerini ziyaret eder.
- perimeter, encompassing limits, periphery, circumference
- ambience
- monde
- surroundings, environs; vicinity, neighborhood: Çankırı çevresinde in the vicinity of Çankırı
- surroundings; environs, environment; vicinity, neighbourhood; milieu, social surroundings, circle; people in one's circle; circumference, periphery, circuit
- atmosphere
A strange atmosphere surrounds the visitor in this room.
- Bu odada garip bir atmosfer ziyaretçiyi çevreliyor.
- ambiance
- circle, group of people who share a common interest or pursuit
- compass
- domain
- natural environment, environment; habitat
- embroidered handkerchief. Ç
- neighbourhood [Brit.]
- the environment
- ecology
Ecology is the study of living things all around us.
- Ekoloji tüm çevremizde yaşayan şeylerle ilgili çalışmadır.
- (Tıp) orbiculus
- surround
Music surrounds our lives like air.
- Müzik hayatımızı hava gibi çevreler.
The surrounding hills protected the town.
- Çevreleyen tepeler kasabayı korudu.
- relation
- çevre uzunluğu
- perimeter
- çevre dostu
- environmentally friendly
They claim that all their products are environmentally friendly.
- Tüm ürünlerinin çevre dostu olduğunu iddia ediyorlar.
This house is environmentally friendly.
- Bu ev çevre dostudur.
- çevre ahlakı
- environmental ethics
- çevre alanı
- (Aydınlatma) surround
- çevre bakanı
- environment minister
- çevre bilimi
- (Çevre) environmental sciences
- çevre bilinci
- environmental conscious
- çevre birimi
- (Bilgisayar) peripheral
- çevre birimi
- (Bilgisayar,Teknik) peripheral unit
- çevre dizge
- ecosystem
- çevre düzeni
- landscaping
- çevre düzenleme
- (Çevre) landscaping
- çevre edinmek
- make friends
- çevre eğitimi
- environmental education
- çevre gezisi
- (Turizm) excursion
- çevre hukuku
- environmental law
- çevre izleme
- environmental monitoring
- çevre kamçısı
- peritrichous
- çevre kanunu
- (Çevre,Kanun) environmental law
- çevre koruma
- environmental preservation
- çevre koruma
- environmental conservation
- çevre riski
- environmental risk
- çevre yolu
- bypass
- çevre yolu
- (Mekanik) contour
- çevre yolu
- feeder line
- çevre yolu
- by-pass
- çevre çizgisi
- outline
- çevre ölçüsü
- girth
- çevre ısısı
- ambient temperature
- çevre+
- ambient
- çevre-dizge
- (Çevre) ecosystem
- çevre açı
- environmentally
- çevre dostu
- (Çevre) Environment friendly
- çevre kirliliği
- Environmental pollution, pollution
- çevre ve orman bakanlığı
- Ministry of environment and forestry
- Çevre Bakanlığı
- (Hukuk) Ministry of Environment
- Çevre Koruma Kuruluşu; sakınma planı
- (Askeri) Environmental Protection Agency; evasion plan of action
- çevre Bakanlığı Ministry of
- the Environment
- çevre Bakanı Minister
- for the Environment . Ç
- çevre alan
- bordering area
- çevre aygıtı
- peripheral device
- çevre açısı
- inscribed angle
- çevre bilişi
- (Pisikoloji, Ruhbilim) environmental cognition
- çevre birimi
- peripheral unit, peripheral
- çevre bölümü
- environment division
- çevre denetimi
- (Hukuk) environmental auditing
- çevre dişlisi
- ring gear
- çevre dozu
- ambient dose
- çevre duvarı
- enclosure wall
- çevre duvarı
- boundary wall
- çevre endeksi
- environmental index
- çevre etki değerlendirmesi
- (Hukuk) environmental impact assessment
- çevre etkisi
- (Çevre) environmental effect
- çevre eğrisi haritası
- contour map
- çevre gürültüsü
- background noise
- çevre halkı
- surroundings
- çevre harbi
- (Askeri) peripheral war
- çevre havası
- ambient air
- çevre hızı
- (Mekanik) annulus velocity
- çevre işlemcisi
- peripheral processor
- çevre kirlenmesi
- environmental pollution
- çevre kirlenmesi
- (Hukuk) pollution
- çevre kirlenmesine karşı
- antipollution
- çevre kirliliği
- pollution
Because there's pollution in the cities.
- Çünkü şehirlerde çevre kirliliği var.
Economic growth must not be pursued at the expense of environmental pollution.
- Ekonomik büyüme çevre kirliliği pahasına sürdürülmemelidir.
- çevre kirliliği
- environmental pollution
- çevre kirliliği karşıtı
- antipollution
- çevre kirliliği/kirlenmesi environmental pollution, pollution of
- the environment
- çevre kirliliğine yol açan madde
- pollutant
- çevre kirliliğine yol açmayan
- nonpolluting
- çevre kontrol birimi
- (Askeri) environmental control unit
- çevre korunması environmental protection, protection of
- the environment
- çevre kırımı
- (Çevre) ecocide
- çevre politikası
- (Hukuk) environment policy
- çevre revağı
- peridrome
- çevre sektörü
- (Hukuk) environmental sector
- çevre sorunu
- (Çevre) environmental problem
- çevre suçu
- (Hukuk) environmental crime, including illicit trafficking in endangered animal species and in endangered plant species and varieties
- çevre sıcaklığı
- ambient temperature
- çevre taşı
- voussoir
- çevre testi
- (Telekom) environmental test
- çevre uyumlu
- environment-friendly
- çevre vergisi düzenlemesi
- (Hukuk) environment impact assessment regulation
- çevre yasası
- (Hukuk) framework legislation
- çevre yasası
- (Çevre) environmental act
- çevre yolu
- freeway
- çevre yolu
- orbital
- çevre yolu
- orbital road
- çevre yolu
- ringroad
- çevre yolu
- beltway
- çevre yolu
- belt highway, ring road
- çevre yolu bypass, beltway, belt highway, Brit
- ring road
- çevre yolu uzunluğu
- (Hukuk) length of motorway
- çevre yönetimi
- (Hukuk) environmental management
- çevre çizgisi
- contour
- çevre ölçüsü
- girt
- çevre ıslahı
- (Ticaret) environmental remediation
- çevre ışığı
- ambient light
- seçkin çevre
- coterie
- avrupa çevre ajansı
- (Politika, Siyaset) european environment agency
- doğal çevre
- (Pisikoloji, Ruhbilim) habitat
- doğal çevre
- natural habitat
- dış çevre
- (Biyoloji) external environment
- kentsel çevre
- (İnşaat) urban environment
- mamur çevre
- (Coğrafya) built environment
- merkez-çevre
- centre-periphery
- sosyal çevre
- milieu
- sosyal çevre
- milieux
- sosyal çevre
- social circle
- sosyal çevre
- social surroundings
- yakın çevre
- immediate surroundings
- yapay çevre
- artificial environment
- yapay çevre
- (Meteoroloji) domain
- çevre düzenlemesi
- environment monitoring
- çevre bilimi
- environmental science
- çevre mühendisliği
- environmental engineering
- çevre yolu
- bye-pass
- çevre yolu
- belt highway
- çevre yolu
- belt line
- çevre yolu
- ring road
- Çevre Mühendisi
- environmental engineer
- Çevre dostu
- eco-friendly
- Çevre yolu
- peripheral highway
the peripheral highway was opened to traffic by last week.
- çevre dostu
- (Kimya) ecofriendly
- çevreler
- circles
Money counts for much in political circles.
- Politik çevrelerde para çok önemlidir.
Certain circles keep saying the same thing insistently.
- Bazı çevreler aynı şeyi ısrarla söyleyip duruyorlar.
- Avrupa Çevre Ajansı
- (Hukuk) European Environmental Agency (EEA)
- Avrupa Çevre Koruma Bürosu
- (Hukuk) European Environmental Office
- BM çevre programı
- (Askeri) United Nations environment program
- Birleşmiş Milletler Çevre Programı
- (Hukuk) United Nations Environment Programme (UNEP)
- Deniz Aşırı Çevre Klavuz Dayanak Belgesi
- (Askeri) Overseas Environmental Baseline Guidance Document
- Milli Çevre Politikası Kanunu
- (Askeri) National Environmental Policy Act
- Milli Çevre Uydusu, Veri Ve Bilgi Hizmeti (DOC)
- (Askeri) National Environmental Satellite, Data and Information Service (DOC)
- Taktik Çevre Destek Sistemi
- (Askeri) Tactical Environmental Support System
- alternatif çevre
- alternative perimeter
- beyan edilen çevre
- declared perimeter
- biyolojik çevre şartları
- (Biyoloji) biological environment
- cansız çevre
- (Biyoloji) abiota
- cansız çevre
- (Biyoloji,Çevre) abiotic environment
- daire çevre uzunluğu
- circumference
- deniz kuvvetleri seyyar çevre timi
- (Askeri) naval mobile environmental team
- evrensel çevre analizi
- (Ticaret) global environment analysis
- hassas çevre
- fragile environment
- iklimsel çevre
- (Askeri) climatic environment
- iç çevre
- (Hayvan Bilim, Zooloji) internal environment
- kimyasal çevre
- (Kimya) chemical environment
- kritik çevre
- critical environment
- mikro çevre
- micro environment
- mini-çevre
- (Askeri) mini-habitat
- müşterek çevre yönetim kurulu
- (Askeri) Joint Environmental Management Board
- nihai çevre
- final perimeter
- oksitlenme yapan gazlı çevre
- oxidizing atmosphere
- orta teçhizat taşıyıcısı; seyyar çevre timi
- (Askeri) medium equipment transporter; mobile environmental team
- planet çevre dişlisi
- (Otomotiv) planetary ring gear
- psikolojik çevre
- (Askeri) psychological medium
- puslu çevre
- (Çevre) mesic environment