I don't see it as a contradiction.
- Ben onu bir çelişki olarak görmüyorum.
My life's a contradiction.
- Hayatım bir çelişkidir.
Tom is feeling conflicted.
- Tom çelişkiye düşmüş hissediyor.
I have conflicting feelings about my childhood.
- Benim çocukluğum hakkında çelişkili duygularım var.