Tom contradicts himself all the time.
- Tom sürekli kendisiyle çelişir.
She contradicts herself all the time.
- O her zaman kendisi ile çelişir.
His opinion is in conflict with mine.
- Onun fikri benimkiyle çelişiyor.
My life's a contradiction.
- Hayatım bir çelişkidir.
His actions always contradicted his word.
- Onun eylemleri hep sözleriyle çelişiyordu.
Native speakers can give you conflicting information about what is or is not correct in their language.
- Yerli konuşmacılar dillerinde doğru olan veya olmayan şey hakkında çelişkili bilgiler verebilirler.
Tom had conflicting feelings.
- Tom'un çelişkili duyguları vardı.
His behavior conflicts with what he says.
- Onun davranışı söylediği ile çelişiyor.
His opinion is in conflict with mine.
- Onun fikri benimkiyle çelişiyor.