I lost my travelers checks.
- Ben seyahat çeklerimi kaybettim.
Under no circumstances can we accept checks.
- Hiçbir koşulda çekleri kabul edemeyiz.
As soon as I received the cheque, I went to the bank.
- Çeki alır almaz bankaya gittim.
She opened her purse and took out her chequebook.
- Cüzdanını açtı ve çek defterini çıkardı.
When rain's fallen and the soil is moist, it becomes easier to pull out weeds.
- Yağmur yağarsa ve toprak nemli olursa, otları çekmek daha kolay olur.
I need a tool for pulling weeds in my garden.
- Benim bahçemdeki yabani otları çekmek için bir alete ihtiyacım var.
Tom's new shirt shrunk when he washed it and now it doesn't fit.
- Tom yeni gömleğini yıkadığında çekti ve şimdi uymuyor.
My jeans have shrunk.
- Kot pantolonum çekti.
He used to suffer from stomach aches.
- O, mide ağrılarından dolayı acı çekerdi.
He used to suffer from severe nasal congestion.
- O şiddetli burun tıkanıklığından dolayı acı çekti.
Madonna's concert drew a large audience.
- Madonna'nın konseri büyük bir dinleyici çekti.
She drew her gun and said:
- Silahını çekti ve dedi :
Roll up your right sleeve.
- Sağ elbise kolunu yukarı çek.
Negative electrons attract positive electrons.
- Negatif elektronlar pozitif elektronlar çekerler.
I find her appearance attractive.
- Onun görünümünü çekici bulurum.
Tom gave the rope a yank.
- Tom halata ani bir çekiş verdi.
Tom yanked Mary's hair.
- Tom, Mary'nin saçını çekti.
In that language, adjectives and nouns are inflected for gender.
- O dilde, sıfatlar ve isimler cinsiyete göre çekilir.
The professor teaches Czech.
- Öğretmen, Çekçe öğretiyor.
Prague is the capital of the Czech Republic.
- Çek cumhuriyetinin başkenti Prag'dır.
May I pay with a travelers' check?
- Seyahat çekiyle ödeyebilir miyim?
I'd like to pay by check.
- Çek ile ödeme yapmak istiyorum.
Layla lured Sami to her house.
- Leyla, Sami'yi evine çekti.
Cheese often lures a mouse into a trap.
- Peynir genellikle bir fareyi tuzağa çeker.