Sami found himself drawn to Layla's charm.
- Sami kendini Leyla'nın cazibesine çekilmiş buldu.
I felt drawn toward her.
- Kendimi ona doğru çekilmiş hissettim.
Do you want fresh ground pepper on your salad?
- Salatanda taze çekilmiş karabiber istiyor musun?
As soon as I received the cheque, I went to the bank.
- Çeki alır almaz bankaya gittim.
Tom wrote Mary's name as the cheque payee.
- Tom çek alacaklısı olarak Mary'nin adını yazdı.
When rain's fallen and the soil is moist, it becomes easier to pull out weeds.
- Yağmur yağarsa ve toprak nemli olursa, otları çekmek daha kolay olur.
The two children pulled at the rope until it broke.
- İki çocuk kopartıncaya kadar ipi çektiler.
My jeans have shrunk.
- Kot pantolonum çekti.
Tom's new shirt shrunk when he washed it and now it doesn't fit.
- Tom yeni gömleğini yıkadığında çekti ve şimdi uymuyor.
Black Americans continued to suffer from racism.
- Siyah Amerikalılar, ırkçılıktan dolayı acı çekmeye devam ettiler.
Some people in the world suffer from hunger.
- Dünyada bazı insanlar, açlıktan çeker.
Taro drew 10,000 yen from the bank.
- Taro bankadan 10.000 yen çekti.
She drew her gun and said:
- Silahını çekti ve dedi :
Roll up your right sleeve.
- Sağ elbise kolunu yukarı çek.
Negative electrons attract positive electrons.
- Negatif elektronlar pozitif elektronlar çekerler.
Jon is far more attractive than Tom.
- Jon, Tom'dan çok daha çekicidir.
Tom yanked Mary's hair.
- Tom, Mary'nin saçını çekti.
Tom yanked Mary's ponytail.
- Tom Mary'nin at kuyruğu saçını çekti.
In that language, adjectives and nouns are inflected for gender.
- O dilde, sıfatlar ve isimler cinsiyete göre çekilir.
I want to buy a Czech sweater.
- Çek kazağı satın almak istiyorum.
Such languages as Russian, Polish, Czech and Bulgarian have common Slavic roots.
- Rusya, Polonya, Çek ve Bulgaristan'ın ortak Slav kökleri var.
I will pay for it by check.
- Ben onu çek ile ödeyeceğim.
The bank will cash your fifty dollar check.
- Banka 50 dolarlık çekini nakite çevirecek.
The music lured everyone.
- Müzik herkesin ilgisini çekti.
Tom lured us into a trap.
- Tom bizi bir tuzağa çekti.