The hail cracked the window.
- Dolu pencereyi çatlattı.
Tom doesn't like it when Mary cracks her knuckles.
- Mary eklemlerini çatlattığında Tom sevmez.
Tom hit me in the head with my laptop. Now it's cracked!
- Tom dizüstü bilgisayarımla kafama vurdu. O şimdi çatlak!
Tom accidentally cracked his phone's screen.
- Tom yanlışlıkla telefonunun ekranını çatlattı.
The ice is too hard to crack.
- Buz çatlamak için çok sert.
My neck snapped when I did a headstand.
- Amuda kalktığımda boynum çatırdadı.
Mother closed her purse with a snap.
- Annem çantasını çat diye kapattı.