çatışmalar

listen to the pronunciation of çatışmalar
Турецкий язык - Английский Язык
conflicts

The conflicts among leaders resulted in unhealthy sectionalism. - Liderler arasındaki çatışmalar sağlıksız bölgecilikle sonuçlandı.

The UN has played a major role in defusing international crises and preventing conflicts. - BM, uluslararası krizleri ortadan kaldırmada ve çatışmaları önlemede önemli bir rol oynadı.

plural of conflict
third-person singular of conflict
çatışma
conflict

The conflicts among leaders resulted in unhealthy sectionalism. - Liderler arasındaki çatışmalar sağlıksız bölgecilikle sonuçlandı.

It is impossible to resolve the conflict. - Bu çatışmayı çözmek imkansız.

çatışma
{i} battle

Losing a battle doesn't mean losing the war! - Bir çatışmayı kaybetmek savaşı kaybetmek anlamına gelmez.

Tom escaped the gun battle alive and well. - Tom silahlı çatışmadan sağ salim kaçtı.

çatışma
clash

This problem is the clash of the idol's and obsessive fan's egos. - Bu sorun, idollerin ve takıntılı hayran egolarının çatışmasıdır.

There was a violent clash of opinions between the two leaders. - İki lider arasında şiddetli bir fikir çatışması vardı.

çatışma
{i} brush
çatışma
strife
çatışma
(Argo) beef
çatışma
skirmish

He was involved in a skirmish with a violent gang. - O şiddetli bir çete ile bir çatışmada yer aldı.

çatışma
aggression
çatışma
clash of
çatışma
conflıct

The conflicts among leaders resulted in unhealthy sectionalism. - Liderler arasındaki çatışmalar sağlıksız bölgecilikle sonuçlandı.

This United Nations resolution calls for the withdrawal of Israel armed forces from territories occupied in the recent conflict. - Bu Birleşmiş Milletler kararı İsrail'in silahlı güçlerinin son çatışmalarda işgal edilen bölgelerden çekilmesini istemektedir.

çatışma
conflictual
Savunma Bakanı Yardımcısı (Özel Harekatlar ve Düşük Yoğunluklu Çatışmalar)
(Askeri) (S&R) Assistant Secretary of Defense (Strategy and Requirements) - Savunma Bakanı Yardımcısı (Strateji ve İhtiyaçlar) ASD(SO/LIC) Assistant Secretary of Defense (Special Operations and Low Intensity Conflict)
Çatışma
(Askeri) engagement
çatış
skirmish

He was involved in a skirmish with a violent gang. - O şiddetli bir çete ile bir çatışmada yer aldı.

çatış
conflict

I tried to avoid conflict. - Ben çatışmadan kaçınmaya çalıştım.

She is in conflict with her father. - O babası ile çatışma içinde.

çatışma
(Askeriye) skirmish
çatışma
skirmish, clash; conflict; collision
çatışma
collision
çatışma
run in
çatışma
scrimmage
çatışma
psych., fiction conflict
çatışma
coincidence
çatışma
rencontre
çatışma
disagreement
çatışma
clash, encounter, fight (either verbal or armed)
çatışma
{i} interference
çatışma
war

The Winter War was a military conflict between Finland and the Soviet Union. - Kış Savaşı, Finlandiya ile Sovyetler Birliği arasındaki askeri bir çatışmaydı.

The relationship between Islam and the West includes centuries of co-existence and cooperation, but also conflict and religious wars. - İslam ve batı arasındaki ilişki yüzyıllar süren birliktelik ve ortak çalışma fakat aynı zamanda çatışma ve din savaşları içermektedir.

çatışma
velitation
çatışma
aggro
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение çatışmalar в Турецкий язык Турецкий язык словарь

çatış
Çatma işi veya biçimi
çatışma
Çatışmak işi
çatışma
Türlü yönlerden uzanan kıvrımlı dağ sıralarının, bir yerde dar bir açı ile birbirine yaklaşıp kaynaşması veya düğümlenmesi
çatışma
Çatışmak işi: "Döndüğü zaman hoş olmayan çatışmalar olabilmesi ihtimali evde felaket bekleyen bir gerginlik yaratmıştı."- H. E. Adıvar
çatışma
Silahlı büyük kavga, arbede
çatışma
Savaş maksadıyla düşmana karşı ilerleyen bir birliğin keşif ve güvenlik kolları arasında ilk silahlı vuruşma
çatışmalar
Избранное