I tried to avoid conflict.
- Ben çatışmadan kaçınmaya çalıştım.
She is in conflict with her father.
- O babası ile çatışma içinde.
Tom escaped the gun battle alive and well.
- Tom silahlı çatışmadan sağ salim kaçtı.
We seized the town after a short battle.
- Kısa bir çatışmadan sonra kasabayı ele geçirdik.
There was a violent clash of opinions between the two leaders.
- İki lider arasında şiddetli bir fikir çatışması vardı.
This problem is the clash of the idol's and obsessive fan's egos.
- Bu sorun, idollerin ve takıntılı hayran egolarının çatışmasıdır.
He was involved in a skirmish with a violent gang.
- O şiddetli bir çete ile bir çatışmada yer aldı.
She is in conflict with her father.
- O babası ile çatışma içinde.
It is impossible to resolve the conflict.
- Bu çatışmayı çözmek imkansız.
He was involved in a skirmish with a violent gang.
- O şiddetli bir çete ile bir çatışmada yer aldı.
She is in conflict with her father.
- O babası ile çatışma içinde.
It is impossible to resolve the conflict.
- Bu çatışmayı çözmek imkansız.
Losing a battle doesn't mean losing the war!
- Bir çatışmayı kaybetmek savaşı kaybetmek anlamına gelmez.
One can win several battles but lose the war.
- Biri birçok çatışmayı kazanabilir ama savaşı kaybedebilir.