He was spotted stealing cookies.
- Kurabiyeleri çalarken belirlendi.
Poverty drove him to steal.
- Yoksulluk onu çalmaya zorladı.
She was just about to take a bath when the bell rang.
- Zil çaldığında tam banyo yapmak üzereydi.
I was watching TV when the telephone rang.
- Telefon çaldığında, ben televizyon izliyordum.
Thieves broke into the palace and stole the princess's diamonds.
- Hırsızlar saraya girdi ve prensesin elmaslarını çaldılar.
The thieves tried to steal the woman's car, but they couldn't because they didn't know how to drive a manual.
- Hırsızlar kadının arabasını çalmak istedi fakat beceremediler çünkü düz vites kullanmasını bilmiyorlardı.
Tom came into the classroom three minutes after the bell had rung.
- Tom zil çaldıktan üç dakika sonra sınıfa girdi.
He came five minutes after the bell had rung.
- Zil çaldıktan beş dakika sonra geldi.
It appears that my husband is cheating on me with my friend. I want to tell her: You thieving cat!.
- Bana öyle geliyor ki kocam beni arkadaşımla aldatıyor.Ona söylemek istiyorum:Sen kedi çalıyorsun!.
We heard the boy playing the violin.
- Çocuğun Keman çaldığını duyduk.
Can you play the violin?
- Keman çalabilir misin?
I forgave the boy for stealing the money from the safe.
- Kasadan parayı çaldığı için çocuğu bağışladım.
He was fired for stealing.
- O çaldığı için kovuldu.
Mark Zuckerberg stole my idea!
- Mark Zuckerberg fikrimi çaldı!
I had my car stolen last night.
- Dün gece arabam çalındı.
I had my car stolen last night.
- Dün gece arabam çalındı.
I had my bicycle stolen last night.
- Dün gece bisikletimi çaldırdım.
If the telephone rings, can you answer it?
- Eğer telefon çalarsa cevap verebilir misin?
The phone is ringing. I'll get it.
- Telefon çalıyor. Ben bakarım.
The bells of danger toll for them.
- Onlar için tehlike çanları ağır ağır çalmaktadır.
For whom do the bells toll?
- Çanlar kimin için çalıyor?
Sami shoplifted the latex gloves.
- Sami dükkandan lateks eldivenler çaldı.
I started working for this company last year.
- Geçen yıl bu şirket için çalışmaya başladım.
Tom didn't start to study French until he was thirty.
- Tom otuzuna kadar Fransızca çalışmaya başlamadı.
The tooth fairy wants to steal your teeth.
- Diş perisi sizin dişlerinizi çalmak istiyor.