çalınması

listen to the pronunciation of çalınması
Турецкий язык - Английский Язык
stolen
Past participle of steal
{a} taken away privately and feloniously
of Steal
{s} robbed, taken without permission
That has been stolen
taken dishonestly; "the purloined letter"
Stolen is the past participle of steal. the past participle of steal. having been taken illegally
çal
steal

He will not steal my money; I have faith in him. - O, benim paramı çalmaz, ona güvenim var.

I forgave the boy for stealing the money from the safe. - Kasadan parayı çaldığı için çocuğu bağışladım.

çal
engage
çal
rang

I was going out, when the telephone rang. - Telefon çaldığında, ben dışarı gidiyordum.

Although the alarm rang I failed to wake up. - Alarm çalmasına rağmen uyanamadım.

davul çalınması
(Muzik) drumbeat
çal
(Sanat) grey
çal
{f} thieve

The thieves tried to steal the woman's car, but they couldn't because they didn't know how to drive a manual. - Hırsızlar kadının arabasını çalmak istedi fakat beceremediler çünkü düz vites kullanmasını bilmiyorlardı.

Thieves broke into the palace and stole the princess's diamonds. - Hırsızlar saraya girdi ve prensesin elmaslarını çaldılar.

çal
rung

No sooner had the bell rung than the teacher came into the classroom. - Zil çalar çalmaz öğretmen sınıfa geldi.

I ran to school, but the bell had already rung. - Okula koştum, ama zil çoktan çalmıştı.

çal
{f} chime
çal
walk away with
çal
{f} thieving

It appears that my husband is cheating on me with my friend. I want to tell her: You thieving cat!. - Bana öyle geliyor ki kocam beni arkadaşımla aldatıyor.Ona söylemek istiyorum:Sen kedi çalıyorsun!.

çal
(Bilgisayar) play

We heard the boy playing the violin. - Çocuğun Keman çaldığını duyduk.

My hobby is playing the guitar. - Gitar çalmak benim hobim.

çal
{f} stealing

I forgave the boy for stealing the money from the safe. - Kasadan parayı çaldığı için çocuğu bağışladım.

He is guilty of stealing. - O çalmaktan suçludur.

çal
mooch
çal
{f} stole

I had my car stolen last night. - Dün gece arabam çalındı.

I had my bicycle stolen last night. - Dün gece bisikletimi çaldırdım.

çal
{f} stolen

My wallet was stolen yesterday. - Cüzdanım dün çalındı.

The police have been searching for the stolen goods for almost a month. - Polis, neredeyse bir aydır çalınan eşyaları arıyor.

çal
strum
çal
{f} ringed
çal
{f} ring

Tom's acknowledgement that he stole the ring cleared the maid of suspicion. - Yüzüğü onun çaldığına dair Tom'un onayı hizmetçiyi şüpheli olmaktan kurtardı.

Did you hear someone ring the doorbell? - Birinin kapı zilini çaldığını duydun mu?

çal
purloin
çal
toll

The bells of danger toll for them. - Onlar için tehlike çanları ağır ağır çalmaktadır.

For whom do the bells toll? - Çanlar kimin için çalıyor?

çal
plagiarize
kapı çalınması
rap
sesin iki telde birden çalınması
double stop
telif hakkının çalınması
(Ticaret) piracy
çal
shoplift

Sami shoplifted the latex gloves. - Sami dükkandan lateks eldivenler çaldı.

çal
pilfer
çal
start

Tom didn't start to study French until he was thirty. - Tom otuzuna kadar Fransızca çalışmaya başlamadı.

We'll attempt to start the class soon. - Yakında sınıfı başlatmak için çalışacağız.

çal
toot

The tooth fairy wants to steal your teeth. - Diş perisi sizin dişlerinizi çalmak istiyor.

Турецкий язык - Турецкий язык

Определение çalınması в Турецкий язык Турецкий язык словарь

ÇAL
(Osmanlı Dönemi) Bir şeyi şiddetle kapmaya delâlet eder. Meselâ: Çal-yaka: Yakasından kapmak, şiddetle yakalamak
ÇAL
(Osmanlı Dönemi) İsimlere önden eklenip, onun daima hareket edip oynamakta olduğuna işaret ve delâlet eder. Meselâ: Çal-at : Durduğu yerde de hareket eden at
çal
Ala renk
çal
Taşlık yer, çıplak tepe
çal
ihtiyar
çal
Ot bağlamak için ottan yapılmış ip
çal
Fundalıklı yer
çal
Deste halindeki otu bağlamak için ottan yapılmış ip