Tom doesn't know how to treat his employees properly.
- Tom çalışanlarına düzgün bir şekilde nasıl davranacağını bilmiyor.
The number of employees doubled in ten years.
- Çalışan sayısı on yıl içinde iki katına çıktı.
I'm just a plain office worker.
- Ben sadece düz bir ofis çalışanıyım.
If you want your workers to be happy, you need to pay them a decent wage.
- Çalışanlarınızın mutlu olmasını istiyorsanız, onlara yeterli bir ücret ödemelisiniz.
Tom heard the shower running.
- Tom çalışan bir duş duydu.
The number of cars running in the city has increased.
- Şehirde çalışan arabaların sayısı arttı.
Freddy's been working the graveyard shift the past month, so he hasn't been able to see any of his friends who work normal hours.
- Freddy geçen ay mezarlıkta vardiyalı olarak çalışıyordu, bu yüzden normal saatlerde çalışan arkadaşlarından herhangi birini göremiyordu.
Tom currently has ten people working for him.
- Tom şu anda onun için çalışan on kişiye sahip.