çal

listen to the pronunciation of çal
Турецкий язык - Английский Язык
steal

I forgave the boy for stealing the money from the safe. - Kasadan parayı çaldığı için çocuğu bağışladım.

He will not steal my money; I have faith in him. - O, benim paramı çalmaz, ona güvenim var.

engage
rang

I was going out, when the telephone rang. - Telefon çaldığında, ben dışarı gidiyordum.

Although the alarm rang I failed to wake up. - Alarm çalmasına rağmen uyanamadım.

(Sanat) grey
{f} thieve

The thieves tried to steal the woman's car, but they couldn't because they didn't know how to drive a manual. - Hırsızlar kadının arabasını çalmak istedi fakat beceremediler çünkü düz vites kullanmasını bilmiyorlardı.

The thieves made off with the jewels. - Hırsızlar mücevherleri çaldılar.

rung

He came five minutes after the bell had rung. - Zil çaldıktan beş dakika sonra geldi.

No sooner had the bell rung than the teacher came into the classroom. - Zil çalar çalmaz öğretmen sınıfa geldi.

{f} chime
walk away with
{f} thieving

It appears that my husband is cheating on me with my friend. I want to tell her: You thieving cat!. - Bana öyle geliyor ki kocam beni arkadaşımla aldatıyor.Ona söylemek istiyorum:Sen kedi çalıyorsun!.

(Bilgisayar) play

Can you play the violin? - Keman çalabilir misin?

I am playing the guitar now. - Şimdi gitar çalıyorum.

{f} stealing

They must have suspected me of stealing. - Çalmayla ilgili olarak benden şüphelenmiş olmalılar.

He is guilty of stealing. - O çalmaktan suçludur.

mooch
{f} stole

I had my bicycle stolen last night. - Dün gece bisikletimi çaldırdım.

The police have been searching for the stolen goods for almost a month. - Polis, neredeyse bir aydır çalınan eşyaları arıyor.

{f} stolen

I had my car stolen last night. - Dün gece arabam çalındı.

I had my bicycle stolen last night. - Dün gece bisikletimi çaldırdım.

strum
{f} ringed
{f} ring

The telephone was just ringing, wasn't it? - Az önce telefon çalıyordu, değil mi?

Did you hear someone ring the doorbell? - Birinin kapı zilini çaldığını duydun mu?

purloin
toll

For whom do the bells toll? - Çanlar kimin için çalıyor?

The bells of danger toll for them. - Onlar için tehlike çanları ağır ağır çalmaktadır.

plagiarize
shoplift

Sami shoplifted the latex gloves. - Sami dükkandan lateks eldivenler çaldı.

pilfer
start

Can you help me? I can't make out how to start this machine. - Bana yardımcı olur musun? Bu makineyi nasıl çalıştıracağımı bilmiyorum.

Tom didn't start to study French until he was thirty. - Tom otuzuna kadar Fransızca çalışmaya başlamadı.

toot

The tooth fairy wants to steal your teeth. - Diş perisi sizin dişlerinizi çalmak istiyor.

ses çal
(Bilgisayar) play sound
ses çal
(Bilgisayar) play
başına çal
(said when refusing a present, etc.) stick it up your ass
başına çal!
(Konuşma Dili) Here it is. May it do you no good
rastgele çal
(Bilgisayar) random play
sessiz çal
(Bilgisayar) play mute
vur patlasın çal oynasın eğlenmek
to live it up, to have a wild time
Турецкий язык - Турецкий язык
(Osmanlı Dönemi) Bir şeyi şiddetle kapmaya delâlet eder. Meselâ: Çal-yaka: Yakasından kapmak, şiddetle yakalamak
(Osmanlı Dönemi) İsimlere önden eklenip, onun daima hareket edip oynamakta olduğuna işaret ve delâlet eder. Meselâ: Çal-at : Durduğu yerde de hareket eden at
Ala renk
Taşlık yer, çıplak tepe
ihtiyar
Ot bağlamak için ottan yapılmış ip
Fundalıklı yer
Deste halindeki otu bağlamak için ottan yapılmış ip