The baby is called Tom.
- Bebek Tom olarak çağrılıyor.
I heard a young girl call for help.
- Ben bir genç kızın yardım çağrısı yaptığını duydum.
Let's try to make the call once more.
- Bir kez daha çağrı yapmaya çalışalım.
She heard someone calling for help.
- O, yardım çağrısı yapan birini duydu.
The U.S. is calling for an arms embargo against violators of the treaty.
- ABD anlaşmayı ihlal edenlere karşı bir silah ambargosu çağrısında bulunuyor.
A summons was issued.
- Bir çağrı yayınlandı.
Fadil received a court summons.
- Fadıl bir mahkeme çağrısı aldı.