Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

çağlarca

listen to the pronunciation of çağlarca
Турецкий язык - Английский Язык
rapids
Part of a river with fast-moving, shallow water The rocks and roughness of the water make it dangerous or impassible for all kinds of water transportation Canoes are usually carried past rapids on land
fast moving water
{i} section of a river with a swift current
Reengineering Acquisition, Payment and Information Disposition Systems RAPIDS implements an entirely new automated process for all procurement requests
plural of rapid
Real-time Automated Personnel Identification System
An area of a river, stream, or course where the current is very rapid and flows around and over various obstacles
A turbulent and swift-flowing section of a river (rapides)
Fast-moving water that flows around rocks and boulders in rivers; classified from I to VI according to degree of difficulty navigating
Rapids are a section of a river where the water moves very fast, often over rocks. His canoe was there, on the river below the rapids. part of a river where the water looks white because it is moving very fast over rocks
An area of swift current in a stream or river, characterized by standing waves or by boulders and rocks A 0-D, 1-D, or 2-D basic feature
Steep section of stream with swift current and lots of surface agitation and some waves
Rough, flowing water in a river or stream
Index Linked Notes issued by Lehman Brothers Holdings Inc
A part of a stream where the current is moving with a greater swiftness than usual and where the water surface is broken by obstructions, but without a sufficient break in slope to form a water fall, as where the water descends over a series of small steps It commonly results from a sudden steepening of the stream gradient, from the presence of a restricted channel, or from the unequal resistance of the successive rocks traversed by the stream
çağ
{i} epoch
çağ
age

We often hear it said that ours is essentially a tragic age. - Biz genellikle, bizimkinin aslında trajik bir çağ olduğunun söylenildiğini duyuyoruz.

We are living in the atomic age. - Biz atom çağında yaşıyoruz.

çağ
period
çağ
era

In order to return to our era, what should we do? - Çağımıza geri dönmek için ne yapmalıyız?

This is the beginning of a new era. - Bu yeni bir çağın başlangıcıdır.

çağ
(Politika, Siyaset) cycle
çağ
time

I had a call from her for the first time in a long time. - Uzun süredir ondan ilk kez bir çağrı aldım.

How many times do I have to ask you to call me by my first name? - Beni ilk adımla çağırmanı senden kaç kez istemek zorundayım?

çağ
day

The other day, I got a call from her. - Geçen gün ondan bir çağrı aldım.

In this day and age, life without electricity is unimaginable. - Bu çağda elektriksiz bir hayat düşünülemez.

çağ
date

His ideas are up to date. - Onun fikirleri çağdaş.

This book is a little out of date. - Bu kitap biraz çağ dışı.

çağ
time; age, period; era, epoch
çağ
age, period
çağ
times

How many times do I have to ask you to call me by my first name? - Beni ilk adımla çağırmanı senden kaç kez istemek zorundayım?

The Diaoyu Islands have been Chinese territory since ancient times. - Diaoyu adaları çok eski çağlardan beri Çin toprağı olmuştur.

çağ
the right time (for something)
çağ
era, epoch
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение çağlarca в Турецкий язык Турецкий язык словарь

ÇAĞ
(Osmanlı Dönemi) Yaş
ÇAĞ
(Osmanlı Dönemi) Boy, kamet, tenâsüb, lüzumu derece semizlik.* Devir, tarih çağları. İlkçağ, Ortaçağ, Yeniçağ, Yakınça
ÇAĞ
(Osmanlı Dönemi) Zaman, vakit, esnâ, hengâm, mevsim
Çağ
(Osmanlı Dönemi) KIVAM
Çağ
asır
Çağ
vakit
çağ
Hayatın çocukluk, gençlik gibi türlü dönemlerinden her biri, yaş
çağ
Zaman parçası, vakit
çağ
Bir şeyin uygun, elverişli zamanı: "Kendi çocuğu daha evlenecek çağda olmadığına göre kim bilir kimleri baş göz etmiştir."- S. F. Abasıyanık
çağ
Kendine özgü bir özellik taşıyan zaman parçası, dönem, devir: "Dünya atom çağında, biz hâlâ medeniyet kavgası içindeyiz."- F. R. Atay
çağ
Kendine özgü bir özellik taşıyan zaman parçası, dönem, devir
çağ
Bir şeyin uygun, elverişli zamanı
çağ
Tarihin ayrıldığı dört büyük bölümden her biri, kurun
çağ
örgü şişi
çağ
Tarihin ayrıldığı dört büyük bölümden her biri
çağ
Bir katmanın oluştuğu süre
çağ
Evlerde pis suların aktığı çukur
çağ
Hayatın çocukluk, gençlik gibi türlü dönemlerinden her biri, yaş: "Yazık ki delikanlılık çağını çoktan aşmıştır, şakaklarına kır düşmüştür, ayrıca hastadır."- R. H. Karay
çağlarca
Избранное