You will remain here until you are summoned.
- Çağırılıncaya kadar burada kalacaksın.
Would you mind calling him to the phone?
- Onu telefona çağırır mısınız?
Didn't you hear me calling you?
- Seni çağırdığımı duymadın mı?
I called a cab, because it was raining.
- Bir taksi çağırdım çünkü yağmur yağıyordu.
On his arrival at the station, he called a taxi.
- İstasyona vardığında, o bir taksi çağırdı.
The President called out the troops.
- Başkan, askeri güçleri çağırdı.
I'll call you my boss.
- Seni patronum diye çağıracağım.
I'd like to page someone.
- Birini çağırtmak istiyorum.