Fadil and Layla fell madly in love.
- Fadıl ve Leyla çılgınca aşık oldular.
Tom was madly in love with Mary.
- Tom Mary'ye çılgıncasına âşıktı.
Tom is texting frantically on his phone.
- Tom telefonunda çılgınca mesaj atıyor.
Tom made a frantic attempt to finish painting the fence before dark.
- Tom hava kararmadan önce çiti boyamayı bitirmek için çılgınca bir girişim yaptı.
The consumer price index has been fluctuating wildly.
- Tüketici fiyat endeksi çılgınca dalgalanıyor.
His heart was beating wildly.
- Kalbi çılgınca çarpıyordu.
Paramedics worked frantically to save Tom's life.
- Sağlık görevlileri Tom'un hayatını kurtarmak için çılgınca çalıştı.
Tom is texting frantically on his phone.
- Tom telefonunda çılgınca mesaj atıyor.
It might sound crazy, but I think I'm still in love with Mary.
- Bu çılgınca gelebilir fakat sanırım ben hâlâ Mary'ye âşığım.
Her ideas sound crazy.
- Onun fikirleri çılgınca görünüyor.
His heart was beating wildly.
- Kalbi çılgınca çarpıyordu.
The consumer price index has been fluctuating wildly.
- Tüketici fiyat endeksi çılgınca dalgalanıyor.