çıkmış

listen to the pronunciation of çıkmış
Турецкий язык - Английский Язык
off

Tom must've had time off last week. - Tom geçen hafta izne çıkmış olmalı.

You are way off the track. - Sen yoldan çıkmışsın.

out

Tom felt like a fish out of water. - Tom sudan çıkmış balık gibi hissetti.

He is, so to speak, a fish out of water. - O, adeta, sudan çıkmış balık gibi.

up
ensued
resulted from
exited
çıkmış olmak
be out
canı çıkmış
exhausted
yeni çıkmış şey
novelty
çık
drop out of
elinden çıkmış
off one's hands
çık
(Bilgisayar) break

I went for a walk after breakfast. - Kahvaltıdan sonra yürüyüşe çıktım.

What would you do if war were to break out? - Savaş çıksa ne yaparsın?

çık
(Bilgisayar) escape

Her name often escapes me. - Onun adı sık sık hatırımdan çıkıyor.

They wanted to escape on vacation. - Tatile çıkmak istediler.

adı çıkmış yer veya kimse
byword
çık
{f} exit

Emergency exits must be kept free of blockages for public safety. - Acil çıkış yolları, kamu güvenliği için tıkanıklıklardan uzak tutulmalıdır.

The exit flowrate is proportional to the pressure difference around the exit valve. - Çıkıştaki akış hızı, çıkış kapakçığının etrafındaki basınç farkıyla orantılıdır.

çık
got out

Tom got out of the hospital. - Tom hastaneden çıktı.

Tom got out of cleaning the bathroom. - Tom banyoyu temizlemekten çıktı.

çık
{f} exited

Dan exited the train station at seven thirty. - Dan 7.30'da tren istasyonundan çıktı.

The old woman exited the bus. - Yaşlı kadın otobüsten çıktı.

çık
went forth
çık
go out

I can't go out because I have a lot of homework. - Dışarıya çıkamam çünkü çok ödevim var.

Go out and breathe some fresh air instead of watching TV. - Televizyon seyretmek yerine, dışarıya çıkıp biraz temiz hava al.

çık
move up
çık
emerge

It will be four years before the definite result of beef liberalization emerges. - Sığır serbestleştirilmesinin kesin sonucu ortaya çıkmadan önce dört yıl olacak.

Where is the emergency exit? - Acil çıkış kapısı nerede?

çık
gone forth
çık
took off for
çık
go forth
çık
emanate
çık
take off for
çık
taken off for
çık
get out

They'll get out of class in forty minutes. - Kırk dakika içerisinde sınıftan çıkacaklar.

By the time you get out of prison, she'll have been married. - Sen hapishaneden çıkıncaya kadar o evlenmiş olacak.

sütten çıkmış ak kaşık
as pure as the driven snowentirely pure
adı çıkmış
disreputable
adı çıkmış
notorious, disreputable
adı çıkmış
of ill fame
adı çıkmış
infamous
adı çıkmış
of ill repute
adı çıkmış
discredited
adı çıkmış
arrant
adı çıkmış ev
house of ill fame
adı çıkmış kimse
notoriety
adı çıkmış olmak
have a bad name
aklından çıkmış
out of one's mind
akıldan çıkmış
out of one's mind
ayaz Paşa kol geziyor/kola çıkmış/çıktı
(Konuşma Dili) It is freezing weather
azizlik mertebesine çıkmış
sainted
açığa çıkmış
out
baştan çıkmış
depraved
baştan çıkmış
astray
boşa çıkmış
aborted
canı çıkmış
tired to death
canı çıkmış
zonked
canı çıkmış
whacked
canı çıkmış
at one's last gasp
cepten çıkmış masraflar
out of pocket expenses
ceviz kabuğundan çıkmış, kabuğunu beğenmemiş
(Konuşma Dili) He is ashamed of his origins
denizden çıkmış balığa dönmek
to feel like a fish out of water
devreden çıkmış
disengaged
elden çıkmış
out of hand
geziye çıkmış kimse
excursionist
hurdası çıkmış worn-out
(thing)
kefaletle çıkmış
on bail
kemikleri çıkmış
bony
kestane kabuğundan çıkmış da kabuğunu beğenmemiş
(Konuşma Dili) He is ashamed of his background
keşfe çıkmış
on the scout
kontrolden çıkmış
runaway
kontrolden çıkmış araba
runaway car
koz kabuğundan çıkmış da kabuğunu beğenmemiş
(Konuşma Dili) He is ashamed of his background
kınından çıkmış
unsheathed
kıtlıktan çıkmış gibi yemek
to devour one's food ravenously, eat as if it were one's last meal
leşi çıkmış
dog-tired, dead beat
memleket dışına çıkmış
expatriated
padavrası çıkmış
so thin that his ribs stick out, so thin that you can count his ribs
raydan çıkmış
off the track
sanırım bazı fotoğraflar karanlık çıkmış
I think some of these photos are underexposed
sudan çıkmış balık gibi
like a dying duck
sudan çıkmış balığa dönmek
to be like a fish out of water
sudan çıkmış balığa dönmek
to be in a daze, not to know what to do or which way to turn
suçlu çıkmış
incriminated
tek elden çıkmış
one handed
temize çıkmış
in the clear
terzi elinden çıkmış
tailormade
tüyleri yeni çıkmış kuş
fledgeling
tüyleri yeni çıkmış kuş
fledgling
tüyleri çıkmış
in full feather
usta elinden çıkmış
workmanly
yangından çıkmış gibi completely destitute
(someone) who has nothing but the shirt on his back
yeni çıkmış
newfangled
yerinden çıkmış
out of position
yerinden çıkmış (eklem vb)
dislocated
yeryüzüne çıkmış kaya
outcrop
yeryüzüne çıkmış kaya katmanı
outbreak
yola çıkmış
destined for
yola çıkmış
bound
yoldan çıkmış
off base
yoldan çıkmış
oblique
yoldan çıkmış
reprobate
yumurtadan daha dün çıkmış
young and smart-alecky
zıvanadan çıkmış
frantic
zıvanadan çıkmış
out of joint
çileden çıkmış
enraged
çık
quit

Sometimes, many problems and a lot of stress can lead you to quit your job. You must learn how to handle it quickly. - Bazen çok sayıda sorun ve stres, işi bırakmanıza yol açabilir. Çabucak onunla nasıl başa çıkacağınızı öğrenmeniz gerekir.

She advised him to take a long holiday, so he immediately quit work and took a trip around the world. - O, ona uzun bir tatile çıkmasını tavsiye etti, bu yüzden o, derhal işi bıraktı ve dünya yolculuğuna çıktı.

çık
exeunt
Турецкий язык - Турецкий язык
çıkma
çıkmış
Избранное