Определение çıkartma в Турецкий язык Английский Язык словарь
- sticker
I'd like to buy some stickers.
- Bazı çıkartmalar satın almak istiyorum.
They had stickers on their cars reading: First Iraq then France.
- Onların arabalarında önce Irak sonra Fransa diye okunan çıkartmalar vardı.
- decal, transfer, sticker
- decal, transfer (before what it represents has been transferred from its paper backing onto the surface where it will be displayed)
- transferring (a picture) (from one surface to another), decalcomania, transfer printing
- decal, sticker, transfer; transfer picture, (a) decalcomania
- having (someone, something) removed or extricated; having (something) extracted
- decalcomania
- decal
- (Biyokimya) deletion
- emitting
- (Avcılık) ejection
- transfer
- transfer picture
- çıkartma birliği
- landing party
- çıkartma bölgesi kontrol subayı M
- (Askeri) landing zone control officer
- çıkartma gemisi
- landing craft
- çıkartma kuvveti; alçak frekans
- (Askeri) landing force; low frequency
- çıkartma kâğıdı
- transfer paper
- çıkartma sanatı
- decalcomania
- çıkartma sanatı
- decal
- çık
- drop out of
- devreden çıkartma
- disconnect
- çık
- (Bilgisayar) break
Tom sprang out of bed, threw on some clothes, ate breakfast and was out of the door within ten minutes.
- Tom, yataktan dışarı fırladı, bazı giysiler giyiverdi, kahvaltı yaptı ve on dakika içinde kapıdan çıktı.
I went for a walk after breakfast.
- Kahvaltıdan sonra yürüyüşe çıktım.
- çık
- (Bilgisayar) escape
Her name often escapes me.
- Onun adı sık sık hatırımdan çıkıyor.
They wanted to escape on vacation.
- Tatile çıkmak istediler.
- çıkartmak
- (deyim) let out
- çıkartmak
- cause to take out
- çıkartmak
- quarry
- çıkartmak
- take
- çıkartmak
- take off
- çıkartmak
- pick
- çıkartmak
- eliminate
- çıkartmak
- strikeout
- çıkartmak
- remove
I had to get my tattoo removed.
- Dövmemi çıkartmak zorunda kaldım.
I had to get it removed.
- Onu çıkartmak zorunda kaldım.
- çıkartmak
- let take out
- çık
- {f} exit
Emergency exits must be kept free of blockages for public safety.
- Acil çıkış yolları, kamu güvenliği için tıkanıklıklardan uzak tutulmalıdır.
Where is the emergency exit?
- Acil çıkış kapısı nerede?
- çık
- got out
Tom got out of the hospital.
- Tom hastaneden çıktı.
The argument quickly got out of control.
- Tartışma hızla kontrolden çıktı.
- çık
- {f} exited
The old woman exited the bus.
- Yaşlı kadın otobüsten çıktı.
Tom exited the tunnel at 80 miles an hour.
- Tom saatte 80 mil hızla tünelden çıktı.
- çık
- went forth
- çık
- go out
I wish you would shut the door when you go out.
- Keşke dışarı çıktığın zaman kapıyı kapatsan.
Daddy, may I go out and play?
- Baba, dışarıya çıkıp oyun oynayabilir miyim?
- çık
- move up
- çık
- emerge
Emergency exits must be kept free of blockages for public safety.
- Acil çıkış yolları, kamu güvenliği için tıkanıklıklardan uzak tutulmalıdır.
Russia had emerged as a second superpower.
- Rusya ikinci bir süper güç olarak ortaya çıkmıştı.
- çık
- gone forth
- çık
- took off for
- çık
- go forth
- çık
- emanate
- çık
- take off for
- çık
- taken off for
- çık
- get out
They'll get out of class in forty minutes.
- Kırk dakika içerisinde sınıftan çıkacaklar.
By the time you get out of prison, she'll have been married.
- Sen hapishaneden çıkıncaya kadar o evlenmiş olacak.
- çıkartmak
- elicit
- çıkartmak
- cut
- günah çıkartma
- sin Decal
- işten çıkartma
- removal from work
- Deniz piyade uzak bölge erişim ve çıkartma sistemi
- (Askeri) Marine remote area approach and landing system
- anlam çıkartma
- educing
- dergi çıkartma
- magazine publishing
- günah çıkartma
- confession
- günah çıkartma hücresi
- confessional
- kabuk çıkartma
- (Gıda) unshelling
- personel çıkartma
- (Ticaret) destaffing
- renkli çıkartma
- colour decal
- sonuç çıkartma
- educing
- tahta çıkartma
- enthroning
- yerinden çıkartma
- dislodgement
- Çıkartmak
- extract
- çık
- quit
Jane is very content with her job and has no desire to quit it.
- Jane işinden çok memnun ve çıkma arzusu yok.
She advised him to take a long holiday, so he immediately quit work and took a trip around the world.
- O, ona uzun bir tatile çıkmasını tavsiye etti, bu yüzden o, derhal işi bıraktı ve dünya yolculuğuna çıktı.
- çık
- exeunt
- çıkartmak
- to have or let (someone) make (a new law)
- çıkartmak
- to cause to take out; to let take out; to cause to remove; to let remove
- çıkartmak
- to enable or allow (someone) to make it through (a given period of time) with (a specified amount of something)
- çıkartmak
- slang to make or let (someone) hand over, cough up, or spit up (something)
- çıkartmak
- to have or let (someone) unload (something) from (a vehicle)
- çıkartmak
- to cause or allow (someone) to make (his/her living) from (a specified kind of work)
- çıkartmak
- to have or let (someone) produce (something new) or develop (a new habit)
- çıkartmak
- to have or let (someone) expose (another's wrongdoing, mistake)
- çıkartmak
- to have or let (one person) show (another) to be (something unfavorable)
- çıkartmak
- eject , strike out
- çıkartmak
- to have or let (someone) publish (a book, newspaper, etc.)
- çıkartmak
- to make (someone, an animal) climb up on or get up on (something); to make (someone, an animal) go up to (a place); to put (someone, something) in/on (a higher place)
- çıkartmak
- to remove (someone, something) (from); to take or get (someone, something) out (of), extricate (someone, something) (from); to extract or pull (something) (from); to bring (something, someone) out (from) (a place); to expel (a student) (from) (a school); to fire (a worker); to evict (a tenant)
- çıkartmak
- to cause (someone) to get the maximum of (pleasure) from
- çıkartmak
- to make (a law)
- çıkartmak
- to have or let (someone) remove (a stain)
- çıkartmak
- to have or let (someone) subtract (one amount) from (another)
- çıkartmak
- to have or let (someone) make (one thing) from (another)
- çıkartmak
- to have or let (one person) remove (another person, something) (from); to have or let (one person) extricate (another person, something) (from); to have or let (someone) extract or pull (something) (from); to have or let (one person) bring (another person, something) out (from); to have or let (one person) expel, fire, or evict (another person)
- çıkartmak
- to remove, take out, get rid of (a stain)
- çıkartmak
- to have or let (one person) take out (his/her anger, frustration, negative emotion) on (another)
- çıkartmak
- to have or let (someone) extend or stick (something) out of (a place)
- çıkartmak
- to have or let (one person) present (another)
- çıkartmak
- to take off (an article of clothing); to doff (one's hat)
- çıkartmak
- to cause (someone) to vomit
- çıkartmak
- to bring (one person) before (another), bring (one person) to (another), present (one person) to (another)
- çıkartmak
- to have or let (someone) take off (an article of clothing); to have or let (a man) doff (his hat)
- çıkartmak
- to make it through or get through (a given period of time) with (a specified amount of something)
- çıkartmak
- to get or allow (one person) to make (another person, an animal) climb up or move up
- çıkartmak
- to unload (something) from (a vehicle)
- çıkartmak
- to take (someone, an animal) out to/into (a place outdoors)
- çıkartmak
- to publish (a book, newspaper, etc.)
- çıkartmak
- to have or let (someone) find (an address)
- çıkartmak
- (Askeriye) to land (a force) on (a shore)
- çıkartmak
- puke