I need to find a way out of this problem.
- Bu sorundan bir çıkış yolu bulmam gerek.
Tom became tired of always having to pay the bill every time he went out with Mary.
- Tom, Mary ile birlikte her çıkışında her zaman hesabı ödemek zorunda kalmaktan usandı.
The exit flowrate is proportional to the pressure difference around the exit valve.
- Çıkıştaki akış hızı, çıkış kapakçığının etrafındaki basınç farkıyla orantılıdır.
Where is the emergency exit?
- Acil çıkış kapısı nerede?
Her debut was the biggest social event of the season.
- Onun sahneye ilk çıkışı mevsimin en büyük sosyal olayı idi.
I want to avoid rush hour.
- İş çıkış saatinden kaçınmak istiyorum.
The boy could not find his way out of the maze.
- Çocuk labirentten çıkış yolunu bulamadı.
We are groping for a way out of the present situation.
- Şimdiki durumdan bir çıkış yolu arıyoruz.
I'd like to check out. Could you call the bellboy?
- Ben çıkış yapmak istiyorum. Belboyu çağırır mısın?
What time do we have to check out?
- Saat kaçta çıkış yapmak zorundayız?
Before you go to bed in a hotel, familiarize yourself with the location of the emergency exit.
- Bir otelde yatmadan önce acil çıkışın yerini öğrenin.
Emergency exits must be kept free of blockages for public safety.
- Acil çıkış yolları, kamu güvenliği için tıkanıklıklardan uzak tutulmalıdır.
The industry has seen many booms and busts in the past.
- Sanayi geçmişte birçok iniş ve çıkışları gördü.
She is booming as a singer.
- O, şarkıcı olarak çıkış yapıyor.
My creativity finds an outlet through learning modern languages.
- Yaratıcılığım modern dilleri öğrenerek bir çıkış noktası buluyor.
This sewage outlet is no longer in use.
- Bu kanalizasyon çıkışı artık kullanılmıyor.
I need to find a way out of this problem.
- Bu sorundan bir çıkış yolu bulmam gerek.
He saw suicide as the only way out.
- İntiharı tek çıkış yolu olarak gördü.