The solution of the problem took three years.
- Sorunun çözümü üç yıl sürdü.
There is probably an easy solution to the problem.
- Muhtemelen sorunun kolay bir çözümü vardır.
The resolution to the problem was close at hand.
- Problemin çözümü elinizin altındaydı.
A resolution to the problem was more difficult than we anticipated.
- Sorunun çözümü beklediğimizden daha zordu.
Solving this problem is simple.
- Bu problemin çözümü çok basit.
Tom had no difficulty in solving the problem.
- Tom problemin çözümünde hiçbir zorluk çekmedi.
Tom has agreed to help us find a solution.
- Tom bir çözüm bulmamıza yardım etmeyi kabul etti.
I cannot find a solution. Help me.
- Bir çözüm bulamıyorum. Bana yardım et.
I'm trying to figure out a solution.
- Bir çözüm bulmaya çalışıyorum.
We're still sorting it out.
- Biz hâlâ onu çözümlüyoruz.
Is there any home remedy for dust mites?
- Toz akarları için hiç ev çözümü var mı?
Tea tree oil is a natural remedy that can be used to treat acne.
- Çay ağacı yağı akneyi tedavi etmek için kullanılabilen doğal bir çözümdür.
You should leave the answer blank if you don't know the solution.
- Çözümü bilmiyorsan cevabı boş bırakmalısın.
There seemed to be no answer to the problem.
- Problemin çözümü yok gibi görünüyordu.
This is a recipe for disaster.
- Bu, felaket için bir çözümdür.
Both parties took a step towards a solution.
- Her iki taraf da çözüm yolunda bir adım attı.
The best solution can only be found by a process of trial and error.
- En iyi çözüm yolu sadece, deneme-yanılma yöntemi ile bulunabilir.
I think people should work together to find reasonable solutions to their problems.
- Bence insanlar sorunlarına makul çözümler bulabilmek için birlikte çalışmalılar.
If the need arises customised solutions can be included in the product.
- Eğer ihtiyaç artarsa özelleştirilmiş çözümler ürüne dahil edilebilir.