The boy I saw searching through the garbage can said that he had not eaten anything for four days.
- Çöp tenekesini incelediğini gördüğüm çocuk dört gündür bir şey yemediği söyledi.
Tom asked Mary to throw the rotten apple into the garbage.
- Tom Mary'nin çürük elmayı çöpe atmasını rica etti.
In retrospect, it may seem obvious that we shouldn't have been burning our trash so close to our house.
- Geçmişe bakıldığında, çöplerimizi evlerimize çok yakın yakmamamız gerektiği apaçık ortadadır.
There are four trash cans in the school: one for paper, one for plastic, and two more for glass and metal.
- Okulda dört çöp kutusu vardır: kağıt için bir, plastik için bir ve cam ve metal için iki tane daha.
Get the rubbish out of the building.
- Çöpü binadan çıkarın.
Please take your rubbish with you and dispose of it thoughtfully.
- Lütfen çöpünü yanına al ve onu özenli bir şekilde at.
The public is requested not to litter in these woods.
- Vatandaşların ormana çöp dökmemeleri rica olunur.
You mustn't throw litter in the street.
- Sokağa çöp atmamalısın.
Tons of waste are produced every day in the country.
- Ülkede her gün tonlarca çöp üretilir.
Please put your waste in the bins outside.
- Lütfen çöpünü dışarıdaki çöp kutularına koy.
Tom needs to get rid of a lot of junk.
- Tom'un bir sürü çöpten kurtulması gerekiyor.
He stuck a straw into an anthill.
- O bir karınca yuvasına bir saman çöpü soktu.
The last straw breaks the camel's back.
- Devenin belini kıran son saman çöpü.