Tom asked Mary to throw the rotten apple into the garbage.
- Tom Mary'nin çürük elmayı çöpe atmasını rica etti.
The boy I saw searching through the garbage can said that he had not eaten anything for four days.
- Çöp tenekesini incelediğini gördüğüm çocuk dört gündür bir şey yemediği söyledi.
Do you know what you are? Trash!
- Ne olduğunu biliyor musun? Çöp.
Tom tossed the soda can into the trash.
- Tom soda tenekesini çöpe attı.
Throw the egg shells in the organic rubbish bin.
- Yumurta kabuklarını organik çöp tenekesine atın.
Get the rubbish out of the building.
- Çöpü binadan çıkarın.
Due to his littering offense, he was forced to 10 hours community service.
- Onun çöp suçu nedeniyle, o 10 saat toplum hizmeti yapmak zorunda kaldı.
The public is requested not to litter in these woods.
- Vatandaşların ormana çöp dökmemeleri rica olunur.
There was a strange, foul-smelling brown liquid in the waste basket.
- Çöp sepetinde garip, kötü kokulu kahverengi bir sıvı vardı.
Tom threw the letter into the wastebasket.
- Tom mektubu çöp sepetine attı.
Tom needs to get rid of a lot of junk.
- Tom'un bir sürü çöpten kurtulması gerekiyor.
He stuck a straw into an anthill.
- O bir karınca yuvasına bir saman çöpü soktu.
The last straw breaks the camel's back.
- Devenin belini kıran son saman çöpü.