İnsanlar, metal gibi, sadece yüzeyde parlar.
- People, like metal, only shine on the surface.
Dış görünüşte bir sümsük gibi görünüyor. Fakat özünde onu zorlu bir delege yapan sağlam bir iradesi var.
- He seems like a softy on the surface, but at the core he's got an iron will that makes him an extremely tough negotiator.
Bu sorun görünüşte kolay gibi görünüyor ama o gerçekten zor.
- This problem seems to be easy on the surface, but it's really difficult.
1. John is so honest that you can take his words at face value.
2. This store's advertisements are honest; take them at face value.
İlk bakışta Bay Jones'u tanıdım.
- I recognized Mr Jones at first glance.
Şimdi görüyorum ki, ilk bakışta cümleyi yanlış anlamışım.
- Now I see that I misunderstood the sentence at first glance.