Çocukların mutlu bir ev ortamına ihtiyacı var.
- Children need a happy home environment.
Tom çok dilli bir ortamda büyüdü.
- Tom grew up in a multilingual environment.
O, çevreden sorumlu bakandır.
- He is the minister responsible for the environment.
Acil internet girişi olan bir çevre yaratmazsak, bizim şirketimizde geride kalacak.
- Our company is going to be left behind too if we don't create an environment in which we can get instant Internet access.
Güneş lekeleri birkaç bin derece daha serin olduğu için çevrelerinden daha koyu görünür.
- Sunspots appear darker than their surroundings because they are a few thousand degrees cooler.
Yeni çevreyi benimsemelisin.
- You must assimilate into new surroundings.