This grocery store sells some wonderful fresh produce as well as dried, canned, and frozen fruit and vegetables.
Do you want to go to a ball game?
- Bir top oyununa gitmek ister misin?
It was decided that the ball game be put off.
- Top oyununun ertelenmesine karar verildi.
Tom isn't good at playing charades.
- Tom sessiz sinema oyunu oynamada iyi değil.
He knows many folk dances.
- O birçok halk oyunu biliyor.
They were playing a game of checkers.
- Dama oyunu oynuyorlardı.
Do you have time for a quick game of checkers?
- Hızlı bir dama oyunu için vaktiniz var mı?
How about a game of darts?
- Bir dart oyununa ne dersin?
How about a game of darts?
- Bir dart oyununa ne dersin?
I saw Tom and Mary playing a game of dominoes.
- Tom ve Mary'nin domino oyunu oynadığını gördüm.
What's your favorite pun?
- En sevdiğin kelime oyunu nedir?
Let's not quibble over trivial matters.
- Önemsiz konularda kelime oyunu yapmayalım.
I won this guitar in a poker game three weeks ago in Boston.
- Üç hafta önce Boston'da bir poker oyununda bu gitarı kazandım.
That is a very bad pun.
- O çok kötü bir sözcük oyunu.
That's a very bad pun.
- Bu çok kötü bir sözcük oyunu.
Tom usually loses at blackjack.
- Tom yirmibir oyununda genellikle kaybeder.