Bir yaprak gibi titriyordu.
- She trembled like a leaf.
Meg dört yapraklı yonca buldu.
- Meg found a four leaf clover.
Meg dört yapraklı yonca buldu.
- Meg found a four leaf clover.
Yeterince yapraklı sebze yemiyoruz.
- We don't eat enough leafy vegetables.
Tom Mary'ye hayatında yeni bir sayfa açacağına söz verdi.
- Tom promised Mary that he'd turn over a new leaf.
Onun kitabından bir sayfa al.
- Take a leaf out of his book.