Bir saniyeliğine öleceğimi sandım.
- For one second I thought I would die.
Işık dünyanın etrafında bir saniyenin 7.5 katı hızında seyahat eder.
- Light travels around the earth seven and a half times a second.
Muiriel, Tatoeba'nın ikinci üyesidir.
- Muiriel is the second member of Tatoeba.
Onun ikinci oğlu evlendi ve yuva kurdu.
- His second son married and settled down.
Tom hareketi destekledi.
- Tom seconded the motion.
En küçük erkek kardeşimin ilk evliliğinden iki çocuğu var, ve diğer çocuk ikinci evliliğinden.
- My youngest brother has two children from his first marriage, and another child from his second.
Eldivenin tekini kaybettim. Şimdi diğer tekiyle ne yapmam gerekiyor?
- I lost a glove. Now what should I do with the second one?
Matrimony is the attempt of a couple to solve problems they would never have had as singles.
- Die Ehe ist ein Versuch, zu zweit mit den Problemen fertig zu werden, die man allein niemals gehabt hätte.