Onu taşımak için yardıma ihtiyacım var.
- I need help carrying him.
Hükümet, ruhsatsız silah taşımaktan bizi men ediyor.
- The government prohibits us from carrying guns without a license.
Tom bir demlik kahve taşıyarak mutfaktan döndü.
- Tom returned from the kitchen carrying a pot of coffee.
Tom bir kitap yığını taşıyarak içeri girdi.
- Tom came in carrying a stack of books.
Tom kolunun altında keman taşıyor.
- Tom is carrying a violin under his arm.
O, kolunun altında bir şemsiye taşıyordu.
- He was carrying an umbrella under his arm.
Alev makinesi taşıyan bir asker gördüm.
- I saw a soldier carrying a flamethrower.
Yüzlerce lise öğrencisini taşıyan bir feribot Güney Kore'de battı.
- A ferry carrying hundreds of high school students sank in South Korea.