Tomurcuklar patlamaya başladı.
- The buds began to burst.
Şükran Günü'nden bir önceki gün süpermarketler patlamaya hazır.
- The day before Thanksgiving, the supermarkets are full to bursting.
Bizim su boruları patlamış.
- Our water pipes burst.
Su boruları dondu ve sonra patladı.
- The water pipes froze and then burst.
Tom birden ağlamaya başladı.
- Tom burst out crying.
Kız annesini görür görmez birden ağlamaya başladı.
- Instantly the girl saw her mother, she burst out crying.
I printed the report on formfeed paper then burst the sheets.
Like hungry dogs who have sniffed their meat, the mob bursts in, trampling down the women who sought to bar the entrance with their bodies.