Is it obligatory to rent a car?
- Bir araba kiralamak zorunlu mu?
If school wasn't obligatory, I would stop going there.
- Okul zorunlu olmasa, oraya gitmekten vazgeçerim.
The mandatory character of schooling is rarely analyzed in the multitude of works dedicated to the study of the various ways to develop within children the desire to learn.
- Eğitimin zorunlu karakteri çocukların içinde öğrenme arzusu geliştirmek için çeşitli şekillerde çalışmaya adanmış işlerin çokluğunda nadiren analiz edilir.
The mandatory minimum sentence is 10 years.
- Zorunlu asgari hüküm on yıldır.
In Japan, attendance at elementary and junior high school is compulsory.
- Japonya'da ilk ve orta okula katılmak zorunludur.
Attendance is compulsory for all members.
- Katılmak bütün üyeler için zorunludur.
It is imperative for you to finish by Sunday.
- Pazar gününe kadar bitirmen zorunlu.
It is imperative for you to act at once.
- Derhal hareket etmen zorunludur.
From the age of 14 one is obliged to carry ID in Holland.
- 14 yaşından itibaren Hollanda'da kimlik taşımak zorunluluğu vardır.
No, you're not obliged.
- Hayır, zorunlu değilsin.
It's necessary for all members to follow these rules.
- Bütün üyelerin bu kurallara uyması zorunludur.
It is necessary that Nancy attend the meeting.
- Nancy'nin toplantıya katılması zorunludur.
Being at least bilingual is a must in today's world.
- En azından çift dilli olmak bugünün dünyasında bir zorunluluk.
A pair of leather gloves is a must when you work with these machines.
- Bu makinelerle çalıştığında bir çift deri eldiven bir zorunluluktur.
It was bound to happen that way.
- O şekilde olması zorunluydu.
He is bound to win the match.
- O maçı kazanmaya zorunlu.
Don't feel obligated to talk if you don't want to.
- Eğer istemiyorsan konuşmak için zorunlu hissetme.
We have a legal obligation to pay our taxes.
- Vergilerimizi ödemek için yasal zorunluluğumuz var.
We still have an obligation.
- Hâlâ bir zorunluluğumuz var.
Tom is a compulsive liar.
- Tom zorunlu bir yalancıdır.
The plane made a forced landing.
- Uçak zorunlu iniş yaptı.
His help is indispensable to us.
- Onun yardımı bizim için zorunludur.
Nobody is indispensable.
- Hiç kimse zorunlu değil.
It is essential that every child have the same educational opportunities.
- Her çocuğun aynı eğitim fırsatlarına sahip olması zorunludur.
It's essential that we do that.
- Bunu yapmamız zorunlu.
That law isn't enforced.
- O yasa zorunlu değil.
It was bound to happen sooner or later.
- Er ya da geç onun olacağı zorunluydu.
Tom is bound to forget.
- Tom unutmaya zorunlu.