I haven't visited the headquarters of Twitter.
- Twitter'ın genel merkezini ziyaret etmedim.
I really look forward to your visit in the near future.
- Yakın bir gelecekteki senin ziyaretini gerçekten dört gözle bekliyorum.
Sami arrived for his visitation day.
- Sami ziyaret günü için geldi.
She visits him quite often, but never stays very long.
- O, sık sık onu ziyaret eder, ancak asla uzun kalmaz.
Tom stayed at a cheap hotel when he visited Boston.
- Tom Boston'u ziyaret ettiğinde ucuz bir otelde kaldı.
The new museum is worth visiting.
- Yeni müze ziyaret etmeye değer.
Switzerland is a very beautiful country and well worth visiting.
- İsviçre, çok güzel bir ülkedir ve ziyaret edilmeye değerdir.
Tom brings us gifts whenever he visits.
- Tom her ne zaman ziyarete gelse bize hediyeler getirir.
She visits us every other day.
- O, gün aşırı bizi ziyaret eder.
We must avoid calling on others without an appointment.
- Biz, randevusuz başkalarını ziyaret etmekten kaçınmalıyız.
May I call on you some day?
- Ben, bir gün sizi ziyaret edebilir miyim?