The President of France visited Okinawa.
- Fransa Başkanı, Okinawa'yı ziyaret etti.
Visitors to that town increase in number year by year.
- Kasabayı ziyaret edenler yıldan yıla artıyor.
Sami arrived for his visitation day.
- Sami ziyaret günü için geldi.
She visits him quite often, but never stays very long.
- O, sık sık onu ziyaret eder, ancak asla uzun kalmaz.
During his stay in London, he is going to visit his cousin.
- Londra'da kaldığı sırada kuzenini ziyaret edecek.
Switzerland is a very beautiful country and well worth visiting.
- İsviçre, çok güzel bir ülkedir ve ziyaret edilmeye değerdir.
I don't like visiting big cities.
- Büyük şehirleri ziyaret etmekten hoşlanmam.
He sometimes visits me.
- Beni bazen ziyaret eder.
Lucy sometimes visits May.
- Lucy ara sıra May'i ziyaret eder.
How come you call on us so late at night?
- Nasıl olur da gece öyle geç saatte bizi ziyaret edersin?
May I call on you some day?
- Ben, bir gün sizi ziyaret edebilir miyim?