Ayaklanma, hedeflerine ulaşmakta başarısız oldu.
- The uprising failed to achieve its objectives.
Pazarlama bölümü ve satış bölümü hedefleri mutlaka aynı değildir.
- The objectives of the marketing department and the sales department are not necessarily the same.
Hemşirelerin, hastaları hakkında objektif olmaları zordur.
- It's hard for nurses to be objective about their patients.
Tamamen objektif olmayabilirim.
- I may not be completely objective.
Nesnel olduğumu düşünüyorum.
- I think I'm objective.
Tom'un tarafsız olduğunu düşünüyorum.
- I think Tom is objective.
Tom tarafsız görünüyor.
- Tom seems to be objective.