You may feast all night, but return to your grave before dawn!
- Bütün gece ziyafet çekebilirsin ama gün ağarmadan önce mezarına geri dönebilirsin!
King Frederick loved hunting, wine, women and feasts.
- Kral Frederick avcılık, şarap, kadınlar ve ziyafetleri severdi.
They had a banquet at 12:00.
- Onlar 12:00'de ziyafet verdiler.
Shark fin soup is commonly served at Chinese weddings and banquets.
- Köpek balığı çorbası genellikle Çin'de evlenme törenlerinde ve ziyafetlerde servis edilir.
I was satisfied with the steak dinner.
- Biftek ziyafetinden memnun oldum.
Tom and Mary are having a dinner party Monday evening.
- Tom ve Mary pazartesi akşamı bir ziyafet veriyor.
Tom and Mary are having a dinner party Monday evening.
- Tom ve Mary pazartesi akşamı bir ziyafet veriyor.