You may feast all night, but return to your grave before dawn!
- Bütün gece ziyafet çekebilirsin ama gün ağarmadan önce mezarına geri dönebilirsin!
Feast your eyes on this.
- Bu konuda gözlerine ziyafet çek.
I saw some of the guests leave the banquet room.
- Misafirlerden bazılarının ziyafet salonundan ayrıldığını gördüm.
The banquet was in full swing.
- Ziyafete tüm hızıyla devam edildi.
Tom and Mary are having a dinner party Monday evening.
- Tom ve Mary pazartesi akşamı bir ziyafet veriyor.
I was satisfied with the steak dinner.
- Biftek ziyafetinden memnun oldum.
Tom and Mary are having a dinner party Monday evening.
- Tom ve Mary pazartesi akşamı bir ziyafet veriyor.