zi̇rve

listen to the pronunciation of zi̇rve
Турецкий язык - Английский Язык

Определение zi̇rve в Турецкий язык Английский Язык словарь

zirve
(Hukuk) summit

The mountaineer set out for the summit. - Dağcı zirve için yola çıktı.

We finally got to the summit. - Sonunda zirveye vardık.

zirve
peak

The peak rises above the clouds. - Zirve bulutların üstüne kadar yükseliyor.

The mountain peak was covered with snow. - Dağın zirvesi karla kaplıydı.

zirve
culmination
zirve
zenith
zirve
high

How high is Guadalupe Peak ? - Guadalupe Zirvesi ne kadar yüksek?

Mt. Everest is the highest peak in the world. - Everest dünyanın en yüksek zirvesidir.

zirve
pinnacle

He's unstoppable right now but the question is how long he can remain at the pinnacle of his career. - O şu anda durdurulamaz fakat sorun onun kariyerinin zirvesinde ne kadar kalacağıdır.

Is man really the pinnacle of Creation, or just a freak of nature? - İnsan gerçekten yaratılışın zirvesi midir yoksa sadece bir hilkat garibesi midir?

zirve
summit, peak, acme, apex doruk
zirve
sum

We finally got to the summit. - Sonunda zirveye vardık.

The whole world is watching the summit conference. - Tüm Dünya Zirve toplantısını izliyor.

zirve
white heat
zirve
eminence
zirve
apex
zirve
vertex
zirve
top

Tom graduated near the top of his class. - Tom, kendi sınıfında zirveye yakın mezun oldu.

After six hours' climbing, we finally succeeded in reaching the top of the mountain. - Altı saatlik tırmanıştan sonra, nihayet dağın zirvesine ulaşmayı başardık.

zirve
payoff
zirve
height

That is the height of foolishness. - Bu, aptallığın zirvesidir.

zirve
pink
zirve
climax
zirve
head

She has always been at the head of her class. - O her zaman sınıfının zirvesinde oldu.

zirve
crown
zirve
pike
zirve
cusp
zirve
meridian
zirve
acme

When he was at the acme of his career, a scandal brought about his downfall. - Kariyerinin zirvesindeyken, bir skandal onun çöküşüne neden oldu.

zirve
apogee
zirve
cap
zirve
high tide
zirve (ile ilgili)
climactic
zirve diplomasisi
(Politika, Siyaset) summit diplomacy
zirve toplantısı
summit talk
zirve toplantısı
parley
zirve toplantısı
summit

The whole world is watching the summit conference. - Tüm Dünya Zirve toplantısını izliyor.

The summit conference made a contribution to the peace of the world. - Zirve toplantısı dünya barışına katkı yaptı.

zirve toplantısı
summit conference
zirve yapmak (fiyatlar)
peak
zirve konferansı
summit meeting
zirve politikası
summitry
zirve sonuç bildirisi
summit final declaration
zirve toplantısı
summit, summit talk, summit meeting
zirve toplantısı
summit meeting
zirve toplantısı
summit conferance
zirve yapmak
hit the top
zirve
high-level
dip-zirve testi
(Ticaret) bottom-up test
sıra zirve
(Meteoroloji) massif
volkanik zirve
cone
zirve
extremity
zirve
apices
Турецкий язык - Турецкий язык
(Osmanlı Dönemi) Bir şeyin, hususan dağın en yüksek noktası, tepesi
zirve
pik
zirve
Doruk, tepe
zirve
En üst aşama
zirve konferansı
Zirve toplantısının oluşturduğu konferans
zirve toplantısı
Doruk toplantısı
zi̇rve
Избранное