The mountaineer set out for the summit.
- Dağcı zirve için yola çıktı.
We finally got to the summit.
- Sonunda zirveye vardık.
The peak rises above the clouds.
- Zirve bulutların üstüne kadar yükseliyor.
The mountain peak was covered with snow.
- Dağın zirvesi karla kaplıydı.
How high is Guadalupe Peak ?
- Guadalupe Zirvesi ne kadar yüksek?
Mt. Everest is the highest peak in the world.
- Everest dünyanın en yüksek zirvesidir.
He's unstoppable right now but the question is how long he can remain at the pinnacle of his career.
- O şu anda durdurulamaz fakat sorun onun kariyerinin zirvesinde ne kadar kalacağıdır.
Is man really the pinnacle of Creation, or just a freak of nature?
- İnsan gerçekten yaratılışın zirvesi midir yoksa sadece bir hilkat garibesi midir?
We finally got to the summit.
- Sonunda zirveye vardık.
The whole world is watching the summit conference.
- Tüm Dünya Zirve toplantısını izliyor.
Tom graduated near the top of his class.
- Tom, kendi sınıfında zirveye yakın mezun oldu.
After six hours' climbing, we finally succeeded in reaching the top of the mountain.
- Altı saatlik tırmanıştan sonra, nihayet dağın zirvesine ulaşmayı başardık.
That is the height of foolishness.
- Bu, aptallığın zirvesidir.
She has always been at the head of her class.
- O her zaman sınıfının zirvesinde oldu.
When he was at the acme of his career, a scandal brought about his downfall.
- Kariyerinin zirvesindeyken, bir skandal onun çöküşüne neden oldu.
The whole world is watching the summit conference.
- Tüm Dünya Zirve toplantısını izliyor.
The summit conference made a contribution to the peace of the world.
- Zirve toplantısı dünya barışına katkı yaptı.