Music and art can greatly contribute to the enjoyment of life.
- Müzik ve sanat, yaşam zevkine çok büyük ölçüde katkıda bulunabilirler.
The poor acoustics in the hall severely affected the audience's enjoyment of the concert.
- Salonun zayıf akustiği, dinleyicilerin konserden zevk almalarını ciddi şekilde olumsuz etkiledi.
Few things give us as much pleasure as music.
- Birkaç şey bize müzik kadar çok zevk verir.
To swim in the ocean is my greatest pleasure.
- Okyanusta yüzmek benim en büyük zevkimdir.
Tastes in music vary from person to person.
- Müzikte zevkler kişiden kişiye değişir.
There is no accounting for tastes.
- Zevkler ve renkler tartışılmaz.
She's jumping with joy.
- O, zevkten dört köşe oluyor.
I jumped for joy when I heard the news.
- Heberi duyduğumda zevkten dört köşe oldum.
I have just moved to Zurich and enjoy doing many things.
- Ben sadece Zürih'e taşındım ve birçok şeyi yapmaktan zevk alıyorum.
Throughout my life, I've had the great pleasure of travelling all around the world and working in many diverse nations.
- Hayatım boyunca, tüm dünyada seyahat etmekten ve birçok farklı uluslarda çalışmaktan büyük zevk aldım.
That job gave him little gratification.
- Bu iş ona biraz zevk verdi.
She gave me a necktie which was completely to my liking.
- O bana tamamen zevkime uygun bir kravat verdi.
Much to my delight, Mary brought me a music box from Boston as a gift.
- Benim için büyük zevk, Mary bana Boston'dan bir hediye olarak bir müzik kutusu getirdi.
I read your new book with real delight.
- Gerçek bir zevkle kitabını okudum.
You have good taste in music.
- İyi bir müzik zevkin var.
Tom has good taste in music.
- Tom'un iyi bir müzik zevki var.
He gets a kick out of reckless driving.
- O dikkatsiz araç kullanmaktan çok büyük zevk alır.
You'll get a kick out of it.
- Bundan zevk alacaksın.
I like to play sport for fun not for competition.
- Sporu rekabet için değil zevk için yapıyorum.
I don't like dirty jokes, but I get a kick out of it when you tell them.
- Müstehcen fıkraları sevmem fakat onları anlattığında ondan çok zevk alırım.
The pain caused by love is much sweeter than any pleasure.
- Aşkın verdiği acı herhangi bir zevkten daha tatlıdır.
I appreciate sweet things and books.
- Tatlı şeyler ve kitaplardan zevk alırım.
Danger gives relish to adventure.
- Tehlike maceraya zevk verir.
Dangers give relish to an adventure.
- Tehlikeler bir maceraya zevk verir.
Don't come to school just for fun.
- Sadece zevk için okula gelmeyin.
I like to play sport for fun not for competition.
- Sporu rekabet için değil zevk için yapıyorum.
We were greatly amused by her story.
- Onun hikayesinden oldukça zevk aldık.
Every year, a hundred and fifty thousand tourists come to this island to enjoy the impressive scenery and the wonderful beaches.
- Her yıl, yüz elli bin turist etkileyici manzara ve harika plajlardan zevk almak için bu adaya gelir.
All animals, except man, know that the principal business of life is to enjoy it.
- Bütün hayvanlar, insanın dışında, yaşamın asıl işinin ondan zevk almak olduğunu biliyor.
I like to play sport for fun not for competition.
- Sporu rekabet için değil zevk için yapıyorum.
Don't come to school just for fun.
- Sadece zevk için okula gelmeyin.
Singing is an honest and pleasurable entertainment, but one must be careful to avoid singing or taking pleasure in listening to lewd songs.
- Şarkı söylemek dürüst ve zevk veren bir eğlence, ama insan müstehcen şarkılar söylememeye veya dinlememeye dikkat etmeli.
Tastes in music vary from person to person.
- Müzikte zevkler kişiden kişiye değişir.
You have very good tastes.
- Çok iyi zevklerin var.
Books add to the pleasures of life.
- Kitaplar yaşamın zevklerini artırır.
Sex is one of life's greatest pleasures.
- Seks hayatın en büyük zevklerinden biridir.
Basketbol oynamak çok eğlenceli.
- Basket oynamak çok zevklidir.