I polished up the floor and furniture.
- Zemini ve mobilyayı parlattım.
Dirty house, dirty floor.
- Kirli ev, kirli zemin.
This kind of shoe is apt to slip on wet ground.
- Bu tür ayakkabı ıslak zeminde kayma eğilimindedir.
I live on the ground floor.
- Ben zemin katta yaşıyorum.
A pick is a long handled tool used for breaking up hard ground surfaces.
- Bir kazma sert zemin yüzeyleri parçalamak için kullanılan uzun saplı bir araçtır.
In Canada we sleep in a bed, not on the floor.
- Kanada'da zeminde değil yatakta uyuyoruz.
In my new house, the living room is on the ground floor and the bedroom is on the first floor.
- Yeni evimde oturma odası zemin katta ve yatak odası birinci katta.
Booth broke his leg when he hit the stage floor.
- Booth sahne zeminine çarptığında bacağını kırdı.
The Norwegian flag has a dark blue Nordic cross with white border on a red background, and it is from 1821.
- Norveç bayrağında kırmızı zemin üzerinde beyaz kenarlıklı koyu mavi Nordik haç vardır ve 1821 yılından kalmadır.
I live on the first floor.
- Zemin katta oturuyorum.
In my new house, the living room is on the ground floor and the bedroom is on the first floor.
- Yeni evimde oturma odası zemin katta ve yatak odası birinci katta.
Significantly, however, arguments in favour of Turkish membership are beginning to gain ground.
In my new house, the living room is on the ground floor and the bedroom is on the first floor.
- Yeni evimde oturma odası zemin katta ve yatak odası birinci katta.
I live on the ground floor.
- Ben zemin katta yaşıyorum.