zar

listen to the pronunciation of zar
Турецкий язык - Турецкий язык
(Osmanlı Dönemi) f. Kelimenin sonuna gelerek birleşik kelimeler olur. İsimlere eklenerek yer adı bildirilir. Meselâ: Lâle-zar $ : Lâle bahçesi
İnce ve yumuşak yaprak durumundaki organlara ve organ bölümlerine verilen ad; epitelyum örtüsünün özelliklerine göre bu organlara sümüksü veya telsi zar denir
Kadınların örtündükleri çarşaf
ince kabuk
İnce perde veya örtü
Kadınların giydikleri çarşaf
Kadınların örtündükleri çarşaf, car
Tavla ve başka oyunlarda kullanılan kemik, fil dişi, plastik gibi maddelerden küp olarak yapılan ve altı yüzünde, birden altıya kadar benekler bulunan oyun aracı
ince perde ya da ince örtü
Ahşap tavan kaplaması ile duvar sıvası arasına boylu boyunca yerleştirilen, genellikle sıva kalınlığında düşey konumdaki tahta
ince deri ya da ince kabuk
Birbirine sımsıkı yapışık hücre veya moleküllerden oluşan ve bitkilerin çeşitli bölümlerini bir kın gibi saran ince tabaka
Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkelerinde görülen, gövdeye cin girmesiyle ortaya çıktığına innaılan ruhsal hastalık
İnce perde veya örtü. İnce ve yumuşak yaprak biçimindeki organlara ve organ bölümlerine verilen ad
cidar
çeper
ZAR ZAR
(Osmanlı Dönemi) f. Hazin hazin, yanık yanık, (sesle) ağlıya ağlıya
ZAR'
(Osmanlı Dönemi) Süt veren hayvan memesi
ZAR'
(Osmanlı Dönemi) (C.: Zuru') Meme
zar kanatlılar
Arı, karınca gibi eklem bacaklıları içine alan, kanatları zar gibi saydam ve az damarlı olan hayvanlar takımı
zar zor
Güçlükle, zorla, dara dar; kıt kanaat
A'ZAR
(Osmanlı Dönemi) (Özr. C.) Özürler, mâniler, bahaneler, engeller
A'ZAR
(Hukuk) Özürler, mazeretler
E'ZAR
(Osmanlı Dönemi) Özürler. Kusurlar. Bahaneler
Mİ'ZAR
(Osmanlı Dönemi) (C.: Meâzir) Örtü, perde
birinci zar
Yemişlerin derisi, dış kabuk, meyve dışı
dış zar
Aynı irilikte olmayan kütin durumuna gelmiş çiçek tozu tanecikleri
ikinci zar
Bitkilerde tohumu örten zarların dıştan ikincisi
ince zar
Beyni, omur iliği saran zarların en altta olanı
zar
Çiçek tozunu saran iki zardan içte olanı
sert zar
Beyni saran zarların en dışta ve en sert olanı
sümüksü zar
Burun boşluklarını yutağa kadar kaplayan sümük doku
örümceksi zar
Beyni ve omuriliği örten sert zar ile ince zar arasında bulunan ağ gibi ince, seyrek dokulu zar
İSTİ'ZAR
(Osmanlı Dönemi) Özür ve afv dileme
Курдский Язык - Турецкий язык
ses
dil
zare zar
figan etmek
Немецкий Язык - Турецкий язык
m bist. car
çar
Итальянский Язык - Турецкий язык
çar
Испанский Язык - Турецкий язык
car
Польский Язык - Турецкий язык

Определение zar в Польский Язык Турецкий язык словарь

żar
koz
Турецкий язык - Английский Язык
dice

The gambler used loaded dice to cheat. - Kumarbaz aldatmak için hileli zar kullandı.

Dice have differences in design in different cultures. - Zarlar farklı kültürlerde farklı şekillere sahiptir.

{i} membrane

The mucous membrane is very sensitive. - Mukoza zarı çok hassastır.

die
slang feeling of well-being, pleasant mood
film

No animals were harmed in the making of this film. - Bu filmin yapımında hiçbir hayvan zarar görmemiştir.

Animals were harmed in the making of this film. - Bu filmin yapımında hayvanlar zarar görmüştür.

pellicle
integument
velum
tegument
bones
lamina
Cortes
die (thrown when playing games of chance)
tissue
skin
wall
(Anatomi) tegmen
(Tıp) membrane filtration
tunicle
diaphragm
envelope

I wrote the wrong address on the envelope. - Zarfın üstüne yanlış adres yazdım.

I need an envelope, a piece of paper, and a pencil or a pen. - Benim bir zarfa, bir parça kağıda ve kurşun kaleme ya da bir dolma kaleme ihtiyacım var.

tela
velamen
tunic
zar zor
barely

Tom is barely breathing. - Tom zar zor nefes alıyor.

I barely missed being struck. - Çarpılmaktan zar zor kurtuldum.

zar zor geçinmek
live from hand to mouth
zar tutmak
cog the dice
zar atmak
to throw a die or dice
zar atmak
dice
zar atmak
play dice
zar gelmek
1. for the dice to fall as one wants them to. 2. to be having a run of good luck
zar gibi
filmy
zar ile kaplı
filmy
zar kupası
dice box
zar oluşturan
membranous
zar oynayan
dicer
zar oyunu
die
zar oyunu
devil's bones
zar oyunu
dice
zar tutmak
to manipulate the dice so that they fall as one wants them to
zar zor
unwillingly, reluctantly
zar zor
ill
zar zor
by force, forcibly
zar zor
hardly, barely, scarcely, narrowly
zar zor
with difficulty
zar zor geçinmek
to scrape a living
ince zar
(Pisikoloji, Ruhbilim) pia mater
ince zar
film
sert zar
(Pisikoloji, Ruhbilim) dura mater
zar zor
just

Tom just barely managed to earn enough money to pay the rent. - Tom kirayı ödemek için yeterli parayı zar zor kazanmayı başardı.

Tom just barely passed the test. - Tom testi sadece zar zor geçti.

zar zor
merely
zar atmak
dice for
zar zor
narrowly
zar zor
scarcely
zar zor
under the wire
Zar atmak
roll dice
Zarlar
roll the dice
hileli zar
loaded dice

The gambler used loaded dice to cheat. - Kumarbaz aldatmak için hileli zar kullandı.

ikinci zar
second membrane
zar atmak
toss the dice
zar atmak
throw dice
ağsı zar
Tela
bağırsakları karın duvarına bağlayan zar
mesentery
bağırsakları saran zar
omentum
birinci zar
(Botanik, Bitkibilim) primine
eklem sıvısı salan zar
(Anatomi) synovium
gebe zar
gambler's slang loaded die
göz ile gözkapaklarını birleştiren zar
conjunctiva
harbi zar
slang honest dice
hileli zar yapmak
load the dice
iki bir (zar)
deuce ace
ikinci zar
(Botanik, Bitkibilim) secundine
ilik zar
(Anatomi) medullary membrane
koruyucu zar
(Askeri) shielding membrane
koruyucu zar
underlay
yara üzerinde oluşan zar
cicatrice
zarlar
dice

Dice have differences in design in different cultures. - Zarlar farklı kültürlerde farklı şekillere sahiptir.

Tom picked up the dice and threw them. - Tom zarları aldı ve onları attı.

zarlar
ivories
zor zar
see zar zor
örümceksi zar
arachnoid, arachnoid membrane
Итальянский Язык - Английский Язык
czar, tsar, emperor of Russia before the revolution
czar
Немецкий Язык - Английский Язык
czar

The czar was the ruler of Russia. - Der Zar war der Herrscher Russlands.

tsar

The beautiful Vasilissa came forward, as bright as a star, bowed to her sovereign, bowed to the honorable guests and danced with her husband, the happy Tsarevitch Ivan. - Die schöne Wassilissa trat hervor, leuchtend wie ein Stern, verneigte sich vor ihrem Herrscher, verneigte sich vor den ehrenwerten Gästen und tanzte mit ihrem Manne, dem glücklichen Zarewitsch Iwan.

The Tsar, the guests, the servants, even the gray cat sitting in the corner, all were amazed and wondered at the beautiful Vasilissa. - Der Zar, die Gäste, die Diener, sogar die graue Katze, die in der Ecke saß: alle waren entzückt und verwundert über die schöne Wassilissa.

'Zar und Zimmermann' (von Lortzing / Werktitel)
'Tsar and Carpenter' (by Lortzing / work title)
Испанский Язык - Английский Язык
czar, tzar, emperor
emperor of Russia before the revolution
tsar

Vasilissa rose and went at once to the Palace, and as soon as the Tsar saw her, he fell in love with her with all his soul. - Vasilisa se levantó y se dirigió inmediatamente al palacio, y tan pronto como el zar la vio, se quedó locamente enamorado de ella.

The Tsar, the guests, the servants, even the gray cat sitting in the corner, all were amazed and wondered at the beautiful Vasilissa. - El zar, los invitados, los criados, hasta el gato gris sentado en un rincón, todos se quedaban pasmados y maravillados ante la hermosa Vasilisa.

tzar
czar
Датский Язык - Английский Язык
tsarist
Польский Язык - Английский Язык
both

The musician is enjoying great popularity both in Japan and in America. - Ten muzyk cieszy się wielką popularnością zarówno w Japonii, jak i w Stanach Zjednoczonych.

Water and oil are both liquids. - Zarówno woda jak olej są płynami.

żar
fervency
żar
embers
zar
Избранное