A novelty wears off in time.
- Bir yenilik zamanla yok olur.
In times of abundance, remember the times of famine.
- Bolluk zamanlarında kıtlık zamanlarını hatırla.
At first, we weren't familiar at all. Over time we got to know each other.
- İlk başta birbirimizi hiç tanımıyorduk. Zamanla birbirimizi tanıdık.
Always use distilled water in steam irons because using ordinary water will cause a mineral build-up over time that will clog the steam holes.
- Normal su kullanmak zamanla buhar deliklerini tıkayacak mineral birikmesine sebep olacağı için buharlı ütülerde her zaman damıtılmış su kullan.
Timing is everything.
- Zamanlama her şeydir.
Your timing was excellent.
- Zamanlaman mükemmeldi.
You're sad now but, with time, you'll get over it.
- Şimdi üzgünsün ama zamanla bunu atlatacaksın.
Experience is acquired with time.
- Deneyim zamanla kazanılır.
l can schedule my sessions in advance.
- Oturumlarımı önceden zamanlayabilirim.
We are behind schedule.
- Biz zamanlamanın gerisindeyiz.
We are behind schedule.
- Biz zamanlamanın gerisindeyiz.
Your timing was excellent.
- Zamanlaman mükemmeldi.
Timing is everything.
- Zamanlama her şeydir.
In due time, his innocence will be proven.
- Zamanla, onun suçsuzluğu ispat edilecektir.
In the course of time, he changed his mind.
- O, zamanla fikrini değiştirdi.