They went in opposite directions.
- Onlar zıt yönlere gittiler.
North is the opposite direction from south.
- Kuzey güneyden zıt yöndedir.
Tom has the opposite problem.
- Tom'un zıt bir sorunu var.
Judaism isn't really the opposite of Christianity.
- Yahudilik gerçekten Hıristiyanlığın zıttı değil.
Latin American novels are characterized by their contrast.
- Latin Amerika romanları zıtlıklarıyla nitelenir.
The contrast between the two ideas is very marked.
- İki fikir arasındaki zıtlık çok belirgin.
The word ‘antonym’ is antonymous to ‘synonym’.
- Zıt anlamlı sözcüğü eş anlamlı sözcüğünün zıt anlamlısıdır.
The word ‘antonym’ is antonymous to ‘synonym’.
- Zıt anlamlı sözcüğü eş anlamlı sözcüğünün zıt anlamlısıdır.
Yatmak sözcüğü kalkmak sözcüğünün karşıt anlamlısıdır.
- Yatmak, kalkmanın zıttıdır.
Uyanmak sözcüğü uyumak sözcüğünün karşıt anlamlısıdır.
- Uyanmak, uyumanın zıttıdır.
Yatmak, kalkmanın karşıt eylemidir.
- Yatmak, kalkmanın zıttıdır.
Uyanmak, uyumanın karşıt eylemidir.
- Uyanmak, uyumanın zıttıdır.