zögern

listen to the pronunciation of zögern
Немецкий Язык - Турецкий язык
duraksamak, tereddüt
{'tsö: gırn} duraksamak, tereddüt etmek; çekinmek; gecikmek
(Gramer) (mit) bir şeyde tereddüt etmek (dativ)
duraksama
Английский Язык - Турецкий язык

Определение zögern в Английский Язык Турецкий язык словарь

hesitation
tereddüt

Biraz tereddütten sonra kitabı masaya koydu. - After some hesitation, he laid the book on the desk.

Tereddüt etmeden gerçekten emin olmalısın. - You should make sure of the fact without hesitation.

feel free
çekinmemek
feel free
(Konuşma Dili) çekinmeyin

Lütfen bir öneri yapmaya çekinmeyin. - Please feel free to make a suggestion.

Soru sormaktan çekinmeyin. - Feel free to ask any questions.

hesitation
ikircik
hesitation
ikircim
hesitation
duraklama
hesitance
tereddüt
feel free
rahat hissetmek
hesitance
{i} kararsızlık
hesitance
{i} tereddüd
hesitance
{i} duraksama
hesitation
{i} duraksama

Mary duraksamadan buz gibi suya atladı. - Mary jumped into the icy water without hesitation.

Gerçek dövüşte, duraksamanın çok tehlikeli bir şey olduğunu unutmamalısın. - In real combat, you must not forget that hesitation is a very dangerous thing.

hesitation
{i} çekinme

Mary çekinmeden buzlu suya atladı. - Mary jumped into the icy water without hesitation.

Tom çekinmeden odaya girdi. - Tom entered the room without hesitation.

hesitation
{i} tereddüd
hesitation
{i} takılma