Jack bu sefer kesin başaracak.
- Jack is bound to succeed this time.
Bu sefer onu yapamam.
- I can't make it this time.
Bu kez onu deneyeceğim.
- This time I'll try it.
Bu kez farklı olacak.
- This time's going to be different.
Bu defa sonuçları aldı.
- This time, he got results.
Bu defa hatalı olan benim gibi görünüyor.
- This time, it looks like it is me who is wrong.
Yemek yemek için zaman ayırın.
- Take your time when you eat meals.
Lütfen ne yapacağınıza karar vermeden önce zaman ayırın.
- Please take your time before deciding what to do.
O zamanlarda, bölge İspanya'ya aitti.
- At that time, the territory belonged to Spain.
Ben o zaman odamı temizliyordum.
- I was cleaning my room for that time.
Acele etmeyin, yoksa hata yapabilirsiniz.
- Take your time, or you may make some mistake.
Acele etmeyin, arkadaşlar.
- Take your time, folks.
this time last year.
... It won't waste your time with the background paragraph. ...
... your time. Thank you to Hofstra University and to Candy Crowley for organizing and leading ...