Определение yorulma в Турецкий язык Английский Язык словарь
- getting tired; fatigue
- fatigue
- frazzle
- (Jeoloji) fatique
- getting tired
- yorulmak
- be tired
- yorulmak
- tire
- yorulmak
- get tired
- yorulma deneyi
- fatigue test
- yorulma sınırı
- fatigue limit
- yorulmak
- exhaust
- yorulmak
- to be fatigue
- yorulmak
- frazzle
- yorulmak
- be fatigue
- yorulmak
- be tired of
- yor
- {f} harassed
- yor
- harass
Slanderous, defamatory, obscene, indecent, lewd, pornographic, violent, abusive, insulting, threatening and harassing comments are not tolerated.
-İftira niteliğinde, küçük düşürücü, müstehcen, uygunsuz, iffetsiz, pornografik, şiddet, suistimal, hakaret, tehdit ve taciz yorumlarına katlanılmaz.
- yor
- {f} tired
She was so tired that she couldn't walk.
-Ayrıca o çok yoruldu, yürüyemiyor.
I'm really tired and want to go to bed early.
-Ben gerçekten yorgunum ve erken uyumak istiyorum.
- yor
- {f} tucker
- yor
- tire of
- yorulmak
- weary
- yor
- tire out
If there was a computer that didn't tire out my eyes, I'd definitely want to buy it.
-Gözlerimi çok yormayan bir bilgisayar olsa onu kesinlikle almak isterim.
- esnek yorulma
- elastic fatigue
- yor
- {f} fatigue
Because of hunger and fatigue, the dog finally died.
-Açlıktan ve yorgunluktan dolayı, köpek sonunda öldü.
The beggar was dizzy with hunger and fatigue.
-Dilencinin açlık ve yorgunluktan başı dönüyordu.
- yor
- {f} jade
- yorulmak
- to get tired, tire
- yorulmak
- fatigue
- yorulmak
- be done
- yorulmak
- feel tired
- yorulmak
- fag
- yorulmak
- wear out
- yorulmak
- to get tired
Связанные Термины
Определение yorulma в Турецкий язык Турецкий язык словарь
- Yorulmak (I, II) işi
- (Osmanlı Dönemi) BEVC
- Yorulmak
- (Osmanlı Dönemi) ZEHK
- Yorulmak
- (Osmanlı Dönemi) ZU'MUM
- Yorulmak
- (Osmanlı Dönemi) HASR
- Yorulmak
- (Osmanlı Dönemi) REZAHAT
- Yorulmak
- (Osmanlı Dönemi) HUSUR
- Yorulmak
- (Osmanlı Dönemi) FEHAHE
- yorulmak
- Yorgun duruma gelmek
- yorulmak
- Yorgun duruma gelmek: "Artık ciddiyetten yorulmuş gibi silkinerek kısa ve gevrek kahkahasını attı."- P. Safa
- yorulmak
- Bir sebebe bağlanılmak, yorumlanmak