I'm travelling alone.
- Yalnız yolculuk ediyorum.
Travelling is easy these days.
- Yolculuk etmek bugünlerde kolaydır.
Seeing that movie is something like taking a trip to India.
- Filmi izlemek Hindistan'a bir yolculuk yapmak gibi bir şeydir.
She is busy preparing for the trip.
- O yolculuk için hazırlanmakla meşgul.
I wish you a pleasant voyage.
- Sana hoş bir yolculuk diliyorum.
The voyage to America used to take many weeks.
- Amerika'ya yolculuk birçok hafta sürerdi.
I made a long journey last year.
- Geçen yıl uzun bir yolculuk yaptım.
He made a journey to Paris.
- O, Paris'e bir yolculuk yaptı.
Time travel is possible.
- Zamanda yolculuk mümkündür.
I'm travelling alone.
- Yalnız yolculuk ediyorum.
Congratulations! You just won a free cruise to the Bahamas!
- Tebrik ederiz! Bahamalar'a ücretsiz yolculuk kazandınız!
Gemiyle yolculuk yapmayı severim.
- Gemiyle yolculuk yapmayı seviyorum.
Gemiyle yolculuk yapmayı seviyorum.
- Gemiyle yolculuk yapmayı severim.