A trip to America is out of the question.
- Amerika'ya bir yolculuk söz konusu değil.
She is busy preparing for the trip.
- O yolculuk için hazırlanmakla meşgul.
The day will soon come when we will conquer space and travel to the moon.
- Uzayı işgâl edeceğimiz ve Ay'a yolculuk yapacağımız gün yakında gelecek.
Steve told me the tale of his travels.
- Steve bana yolculuklarının hikayesini anlattı.
Someday we will be able to go on a voyage to Mars.
- Birgün Mars'a yolculuk yapabileceğiz.
The voyage to America used to take many weeks.
- Amerika'ya yolculuk birçok hafta sürerdi.
Travelling is easy these days.
- Yolculuk etmek bugünlerde kolaydır.
I'm travelling alone.
- Yalnız yolculuk ediyorum.
She found the ring that she had lost during the journey.
- O, yolculuk sırasında kaybettiği yüzüğü buldu.
I made a long journey last year.
- Geçen yıl uzun bir yolculuk yaptım.
Congratulations! You just won a free cruise to the Bahamas!
- Tebrik ederiz! Bahamalar'a ücretsiz yolculuk kazandınız!
Is it possible to travel at such a high speed?
- Böyle yüksek bir hızda yolculuk etmek olanaklı mı?
Tom doesn't want to travel alone.
- Tom yalnız başına yolculuk etmek istemiyor.
Do you like to travel by yourself?
- Tek başına yolculuk etmekten hoşlanır mısın?
We've been traveling for three days.
- Üç gündür yolculuk yapmaktayız.
Is it possible to travel at such a high speed?
- Böyle yüksek bir hızda yolculuk etmek olanaklı mı?
He likes to travel. I do, too.
- O yolculuk etmekten hoşlanır. Ben de.
Gemiyle yolculuk yapmayı seviyorum.
- Gemiyle yolculuk yapmayı severim.
Gemiyle yolculuk yapmayı severim.
- Gemiyle yolculuk yapmayı seviyorum.