This road leads you there.
- Bu yol sizi oraya götürür.
The muddy road has ruined my new shoes.
- Çamurlu yol, yeni ayakkabılarımı mahvetti.
I think you're on the right track.
- Sanırım sen doğru yoldasın.
My business has at last gotten on the right track.
- Sonunda işim yoluna girdi.
As they didn't know the way, they soon got lost.
- Yolu bilmediklerinden, çok geçmeden kayboldular.
The motto of Twitter is The best way to discover what's new in your world.
- Twitter'ın sloganı Dünyanızda nelerin yeni olduğunu keşfetmenin en iyi yolu.'dur.
He cleared the path of snow.
- O, yoldaki karı temizledi.
Show us the straight path.
- Bize doğru yolu göster.
There's but one avenue to earn money.
- Para kazanmak için sadece bir yol var.
What's the purpose of your trip?
- Yolculuğunun amacı nedir?
We're approaching the end of our journey.
- Biz yolculuğumuzun sonuna yaklaşıyoruz.
What's the best way to approach a guy?
- Bir adama yaklaşmanın en iyi yolu nedir?
What time do we leave?
- Biz ne zaman yola çıkarız?
There is a little time before the train departs.
- Tren yola çıkmadan önce biraz zaman var.
At Christmas she went out of her way to buy me a really nice model plane.
- O Noel'de bana çok güzel bir uçak satın almak için yola çıktı.
This is the shortest route to Paris.
- Bu, Paris'e giden en kısa yoldur.
Take the shortest route to Paris.
- Paris'e en kısa yoldan gidin.
The road runs parallel to the river.
- Yol nehre paralel çalışır.
The road runs from Tokyo to Osaka.
- Yol Tokyo ve Osaka arası çalışır.
Both parties took a step towards a solution.
- Her iki taraf da çözüm yolunda bir adım attı.
The best solution can only be found by a process of trial and error.
- En iyi çözüm yolu sadece, deneme-yanılma yöntemi ile bulunabilir.
The best solution can only be found by a process of trial and error.
- En iyi çözüm yolu sadece, deneme-yanılma yöntemi ile bulunabilir.
Why don't you try a different tack?
- Neden farklı bir yol denemiyorsunuz?
Tom broke up with Mary via text message.
- Tom cep telefonu mesajı yoluyla Mary'den ayrıldı.
You want to go via the tunnel?
- Tünel yoluyla mı gitmek istiyorsun?
She found the ring that she had lost during the journey.
- O, yolculuk sırasında kaybettiği yüzüğü buldu.
We are going on a journey next month.
- Önümüzdeki ay bir yolculuğa çıkacağız.
They walked along the road three abreast.
- Onlar yol boyunca üçü yan yana yürüdü.
As there was no bus service, we had to walk all the way to the station.
- Otobüs servisi olmadığı için, biz, istasyona giden bütün yolu yürümek zorunda kaldık.
Tom and Mary are enjoying a walk along the pilgrims' trail in France.
- Tom ve Meryem Fransa'daki hac yolu yürüyüşünün keyfini çıkarıyor.
Where does this trail go to?
- Bu keçi yolu nereye gidiyor?
I handled the problem the only way I knew how.
- Sorunu yapma yöntemini bildiğim tek yolla ele aldım.
Sometimes, many problems and a lot of stress can lead you to quit your job. You must learn how to handle it quickly.
- Bazen çok sayıda sorun ve stres, işi bırakmanıza yol açabilir. Çabucak onunla nasıl başa çıkacağınızı öğrenmeniz gerekir.
You'll never get ahead in this place unless you go through the proper channels.
- Doğru bir yol bulmadıkça bu alanda asla ileri gitmeyeceksin.
Do you have an itinerary for your business trip?
- İş gezin için bir yolcu rehberin var mı?
Where can I find the itinerary for your business trip?
- Senin iş gezin için yolcu rehberi nerede bulabilirim?
It is easy to be wise after the event.
- Araba devrildikten sonra yol gösteren çok olur.
The future has many paths - choose wisely.
- Geleceğin birçok yolu var - akıllıca seçin.
We explored all possible ways of cutting expenditures.
- Biz harcamaları kesme hakkında tüm olası yollarını araştırdık.
Writing up history is a method of getting rid of the past.
- Tarih yazmak, geçmişten kurtulmanın bir yoludur.
Do they have bike lanes on the freeways in Australia?
- Avustralya otoyollarında onların bisiklet yolları var mı?
In Japan almost all roads are single lane.
- Japonya'da neredeyse tüm yollar tek şerittir.
They wanted to try new ways of living.
- Onlar yaşam için yeni yollar denemek istediler.
Hackers find new ways of infiltrating private or public networks.
- Hackerlar, özel ya da kamuya açık ağlara gizlice girmek için yeni yollar arıyorlar.
All drivers should obey the rules of the road.
- Tüm sürücülerin yol kurallarına uymaları gerekir.
The same rule applies to going for a journey.
- Aynı kural bir yolculuğa çıkmak için de geçerlidir.
This morning I went to the airport in order to see my cousin off.
- Bu sabah kuzenimi yolcu etmek için havaalanına gittim.
Everything's in order here.
- Burada her şey yolunda.
He contrived a means of speaking to Nancy privately.
- O, Nancy ile özel olarak konuşmanın bir yolunu buldu.
I have tried every means imaginable.
- Akla gelebilecek her yolu denedim.
We don't want to cause any trouble.
- Herhangi bir soruna yol açmak istemiyoruz.
We don't want to cause a panic.
- Paniğe yol açmak istemiyoruz.
Tom couldn't get the door to close all the way.
- Tom bütün yol boyunca kapıyı kapattıramadı.
The train was so crowded that I had to keep standing all the way.
- Tren o kadar kalabalıktı ki ben bütün yol boyunca ayakta durmak zorunda kaldım.
What is written on the road sign? - ONE WAY.
- Yol işaretinde ne yazılı? - TEK YÖN.
May I have a road map?
- Bir yol haritası alabilir miyim?
May I have a road map, please?
- Bir yol haritası alabilir miyim, lütfen?
We bedded down at the roadside park for the night.
- Gece için yol kenarı parkta yatacak bir yer bulduk.
Don't you know it's dangerous to play with a ball by the roadside?
- Yol kenarında bir top ile oynamanın tehlikeli olduğunu bilmiyor musun?
What is the fare from Osaka to Akita?
- Osaka'dan Akita'ya yol parası nedir?
Before we get out of the taxi, we pay the fare.
- Taksiden inmeden önce yol parasını öderiz.
Bu gemi okyanuslarda yolculuk yapmak için uygun değil.
- Bu gemi okyanus yolculuğu için uygun değil.
Gemiyle yolculuk yapmayı severim.
- Gemiyle yolculuk yapmayı seviyorum.