He had no choice but to run away.
- Onun kaçmaktan başka seçeneği yoktu.
A thief broke into the house while we were away.
- Biz yokken eve hırsız girmiş.
Tails are absent in some cats.
- Bazı kedilerde kuyruklar yok.
Why did you absent yourself from class yesterday?
- Dün niçin sınıfta yoktun?
He has not less than 100 dollars.
- Onun 100 dolardan az parası yok.
I've got nothing to say to him.
- Ona söyleyecek hiçbir şeyim yok.
That's none of your business.
- Sizinle bir ilgisi yok.
Half a loaf is better than none.
- Yarım somun ekmek hiç yoktan iyidir.
Hold your tongue, or you'll be killed.
- Dilini tut, yoksa öldürüleceksin.
Stand where you are or I'll kill you.
- Olduğun yerde kal yoksa seni öldürürüm.
He must be lacking in common sense.
- Sağ duyudan yoksun olmalı.
He is lacking in common sense.
- O, sağduyudan yoksundur.
Hiç paraları yok.
Mary has nobody to talk with, but she doesn't feel lonely.
- Mary'nin konuşacak hiç kimsesi yok fakat o kendini yalnız hissetmiyor.
Why doesn't the list of languages include Maltese?
- Diller listesinde neden Malta dili yok?