The government ordered their destruction thirty years ago.
- Hükümet otuz yıl önce onların yok edilmesini emretti.
Amid the seemingly endless destruction, a single flower bloomed.
The destruction of the condemned building will take place at noon.
There's a huge spider in the room! Quick, exterminate it!
- Odada kocaman bir örümcek var! Çabuk onu yok et!
We must exterminate them.
- Onları yok etmeliyiz.
The shock wave came and obliterated everything and everyone.
- Şok dalgası geldi ve her şeyi ve herkesi yok etti.
Overnight the rabbits had obliterated Tom's garden.
- Gece boyunca tavşanlar Tom'un bahçesini yok etmişti.
He believed they had destroyed it.
- Onu yok ettiklerine inanıyordu.
The soldiers' mission was to destroy the bridge.
- Askerlerin görevi köprüyü yok etmekti.