You had better go to bed right away, or your cold will get worse.
- Derhal yatmaya gitsen iyi olur, yoksa soğuk algınlığın daha da kötüleşir.
He had no choice but to run away.
- Onun kaçmaktan başka seçeneği yoktu.
He was absent from school because of illness.
- O, hastalık nedeniyle okulda yoktu.
Why did you absent yourself from class yesterday?
- Dün niçin sınıfta yoktun?
I am not allergic to penicillin.
- Penisiline alerjim yok.
There was nothing but an old chair in the room.
- Odada eski bir sandalyeden başka bir şey yoktu.
Half a loaf is better than none.
- Yarım somun ekmek hiç yoktan iyidir.
That's none of your business.
- Sizinle bir ilgisi yok.
Stand where you are or I'll kill you.
- Olduğun yerde kal yoksa seni öldürürüm.
I certainly had no idea Tom was thinking about killing himself.
- Tom'un kendini öldürmeyi düşündüğüne dair kesinlikle fikrim yoktu.
She is lacking in common sense.
- O, sağduyudan yoksundur.
He is lacking in common sense.
- O, sağduyudan yoksundur.
Hiç paraları yok.
Does the error occur regularly or sporadically? Is the error reproducible?
- Hata düzenli olarak mı yoksa ara sıra mı meydana geliyor? Hata yeniden üretilebilir mi?
It doesn't matter what he said.
- Söylediği şeyin hiçbir önemi yok.